İstanbul’un Pendik ilçesinde 13 yaşındaki M.E., ortaöğrenim gördüğü okulun sınıf öğretmeni tarafından 28 Eylül 2018 tarihinde dağıtılan ‘Öğrenci Bilgi Formu’na el yazısı ile ailevi meseleleri olduğunu, şiddet gördüğünü yazdı.
Bu yazı üzerine okulda misyonlu rehber öğretmeni ile sınıf öğretmeni M.E. ile üç başka görüşme yaptı.
Birebir anne ve babadan 13 kardeşi olan M.E., ailesinin kendisini okutmak istemediğini, kızları önemsemediğini, liseye göndermeyeceklerini söyledi.
Öğretmenler aileyi ziyaret etti lakin somut bir olumsuzluk tespit etmedi.
5 YAŞINDAN BERİ İSTİSMAR EDİLDİĞİNİ SAV ETTİ
M.E.’nin anne ve babası, kızlarını okutacaklarını söyledi.
Öğretmenlerin ziyaretinden ve ilgisinden cüret alan M.E., bir mühlet sonra sınıf öğretmenine kendisinden 4 yaş büyük ağabeyi Ş.E.’nin cinsel saldırısına uğradığını anlattı.
Ağabeyinin 5 yaşından beri kendisine cinsel akında bulunduğunu tez eden M.E., ailesinde erkeklerin daha çok önemsendiğini ve hatanın kendisine atılacağı korkusu ile bunu daha evvel lisana getirmediğini söz etti.
KARAKOLDA TABİRİNİ TEKRARLADI
Öğretmenler tarafından tutulan tutanak, karakola gönderildi.
M.E., karakolda tıpkı sözünü tekrarladı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Ş.E. hakkında, “zincirleme biçimde kan bağıyla bağlı çocuğun cinsel istismarı” cürmünden 20 yıldan 35 yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı.
MAHKEMEDE ‘İFTİRA ATTIĞINI’ SÖYLEDİ
M.E., yargılama basamağındaki duruşmalarda, dışarıya çıkmasına müsaade vermediği, kendisini dövdüğü münasebeti ile ona iftira attığını belirterek, soruşturma basamağında verdiği ifadeyi geri aldı.
M.E., “Hazırlıktaki tabirim yanlışsız değil, hepsini uydurdum. İnanmıyorsunuz lakin bu türlü olaylar çok yayılıyor. Herkesin başına geliyor ancak benim başıma gelmedi. Bu olayın buralara geleceğini bilmiyordum, rehberlik öğretmeni bu işi çok uzattı. Ağabeyime bu türlü bir iftira attığım için çok pişmanım.” dedi.
ANNESİ VE BABASI “İFTİRA” DEDİ
Şahit olarak beyanları alınan M.E.’nin babası K.E., kızının oğluna iftira attığını söylerken, annesi S.E. de kızının şımarık olduğunu öne sürerek, “Olmadığı halde bu türlü bir olayı uydurup anlatmış olduğunu düşünüyorum.” dedi.
M.E.’den şikayetçi olmadıklarını söyleyen anne ve baba, kızlarının akıl sıhhatinin yerinde olmadığını sav etti.
İSİMLİ TIP RAPORU
Bu tez üzerine Mağdur M.E.’nin avukatı Kerim Tunç Erturan, mağdurenin akıl sıhhatine ait rapor alınmasını istedi.
İsimli Tıp Kurumu’ndan gelen 23 Eylül 2019 tarihli raporda, M.E.’nin olayın tüzel mana ve sonuçlarını algılamasına ve beyanlarına prestij edilmesine mahzur olacak mahiyette rastgele bir akıl hastalığı ve zeka geriliğinin olmadığı tespitine yer verildi.
HAMİ ÖNLEMLER ALINMASINI İSTEDİ
M.E.’nin Avukatı Kerim Tunç Erturan, SSÇ (Suça Sürüklenen Çocuk) Ş.E.’nin cezalandırılmasını istedi.
Avukat Erturan, kararla birlikte ayrıyeten hala ailesi ile birebir meskende yaşayan M.E. için esirgeyici önlemler alınmasını talep etti.
10 YIL CEZA ALDI
Kararını açıklayan mahkeme, Ş.E.’ye, 15 yaşından küçük kız kardeşine yönelik hareketinden ötürü, “zincirleme formda kan bağıyla bağlı çocuğun cinsel istismarı” cürmünden 15 yıl ceza verdi.
Sanık Ş.E., kabahat tarihinde 18 yaşından küçük olduğundan ceza 12 yıl mahpus cezasına düşürüldü.
‘İyi hal’ indirimi ile cezayı 10 yıla düşüren mahkeme, kararla birlikte tutuklanmasına da karar verdi. Cezayı çok bulan Ş.E.’nin avukatı, bu kararı İstinaf Mahkemesi nezdinde temyiz etti.
MAHKEME KARARIN MÜNASEBETİNİ AÇIKLADI
Kararın münasebetini yazan mahkeme, M.E.’nin ‘Öğrenci Bilgi Formu’na ailesi tarafından şiddet gördüğüne yönelik yazı yazması sonrası rehber öğretmeninin kendisi ile üç kere görüştüğünü, bu görüşmelerin de tutanağa bağlandığını kaydetti.
Olayın bu halde açığa çıktığı belirtilen gerekçeli kararda, “M.E. her ne kadar soruşturma ve kovuşturma anlatımları ortasında birbiri ile asıllı olarak çelişen beyanlarda bulunmuş ise de hem sınıf öğretmeni hem de rehber öğretmenleri tarafından mağdur ile yapılan birden fazla görüşmede ısrarlı bir formda başından geçenleri anlattığı…” belirtildi.
“ISRARLA ÖĞRETMENLERİNE BAŞVURDU”
Mağdur M.E.’nin yargılamada geçen müddette, ağabeyi ve ailesi ile birebir meskende yaşamaya devam ettiği belirtilen gerekçeli kararda, “Mağdurun kendisine yol göstermeleri için ısrarla öğretmenlerine başvurmuş olması, anlatımlarının belirli bir süreç boyunca ısrarla devam etmesi nazara alındığında; mağdurun maruz kalması beklenen ailevi ve toplumsal baskı sebebiyle kovuşturma kademesinde ısrarla verdiği sözünden vazgeçmesinin mümkün olduğu” söz edildi.
“AİLE BASKISI SEBEBİYLE TABİRİNDEN VAZGEÇTİĞİ…”
Kararda, M.E.’nın ağabeyine verilecek ceza sonrası ailesi tarafından kendisine karşı uygulanacak şiddetten korktuğu savunularak, “Aile baskısı sebebiyle evvelki tabirinden vazgeçtiğine mahkememizce tam bir vicdani kanaat oluştuğu” aktarıldı.
Ensonhaber
