Kadınsal hastalıklarda her hastalıkta olduğu üzere erken teşhis hayat kurtarıyor. Bayanların hayatları boyunca en sık şikayet ettiği bahislerden biri olan jinekolojik enfeksiyonlar olduğunu lisana getiren Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aylin Akıncı, bu tip tabloların gündelik yaşama getirilecek hijyenik kısıtlamalarla önlenebileceğini söyledi. Jinekolojik enfeksiyonları vajinal enfeksiyonlar, rahim ağzı enfeksiyonları, herpes virüs enfeksiyonları ve human papilloma virüs enfeksiyonları olarak dört ana kümeye ayırdıklarını belirten Op. Dr. Aylin Akıncı, bahis ile ilgili açıklamalarda bulundu.
GENİTAL BÖLGE NEMLİ KALMAMALI
Vajinal enfeksiyonların, bayan doğum tabibinin en sık karşılaştığı ve ayırıcı teşhiste bazen en karmaşık hale gelen enfeksiyonlar olduğunu belirten Op. Dr. Aylin Akıncı, “Jinekoloji pratiğinin en sık karşılaşılan şikayeti olan vajinal akıntıların bir kısmı büsbütün doğal vajinal salgı olup bir kısmı da değişik kimyasal unsurlara karşı oluşan alerjik tepkilerdir. Olağan şartlarda vajinal florayı oluşturan birçok mikroorganizmanın da katkısıyla oluşan kokusuz ve renksiz bir salgı vardır. Vajinal enfeksiyonlarda bu salgının ölçüsü, rengi ve kokusu değişir. Mantarlar, parazitler ve birtakım bakterilerin neden olduğu vajinal enfeksiyonlarda kaşıntı, berbat kokulu ve renkli akıntı, münasebet sırasında ağrı ve idrar yaparken, yanma şikayetleri ön plandadır” dedi
Op. Dr. Aylin Akıncı şu bilgileri verdi: “Bakteriyel enfeksiyonlar tedavisi ihmal edildiği taktirde üst genital organlara sıçrayarak üreme sıhhati üzerine olumsuz hasarlar oluşturan enfeksiyonlardır. Akıntının mikroskobik ve bakteriyel incelemesi sonucu etken gerçek olarak saptanmalı ve uygun tedavi verilmelidir.
Paraziter enfeksiyonlar oranında en sık rastlanan trikomonas vaginalis enfeksiyonudur. Hem erkekte hem de bayanda rastlanan bu parazitin şikayetleri ekseriyetle bayanda ortaya çıkar. Çok rahatsız edici tahriş bulguları ve berbat kokulu yeşil akıntı çok tipiktir. Tedavide kesinlikle eşlerin de tedavi edilmesi gereklidir. Aksi halde tekrarlar kaçınılmaz olur.
Vaginal enfeksiyonların en sık rastlanan nedeni hiç kuşkusuz mantar enfeksiyonlardır. En sık rastlanan mantar enfeksiyonu nedeni olan candida albicans, olağanda insan bedeninde esasen var olan bir mikroorganizmadır. Değişik nedenlerle vaginal alanda bir enfeksiyon oluşturduğu vakit, beyaz peynir kıvamında bir vaginal akıntıya ve tahriş bulgularına yol açar. Uygun ilaç tedavisine dramatik bir yanıt vererek süratle iyileşir.
Tüm bu enfeksiyonların tedavisinde ve önlenmesinde en değerli konu uygun ilaç seçimi kadar genel hijyenik kuralların yinelenmesi ve uygulatılmasıdır. Çoklukla pamuklu iç çamaşırı kullanılması, genital bölgenin nemli kalmasının önlenmesi ve paklığın uygun formda yapılması, kozmetik eserlerin yaygın kullanımının önlenmesi en başta hatırlatılacak konulardır.”
BAKTERİ KÖKENLİ ENFEKSİYONLARA DİKKAT
Rahim ağzı enfeksiyonlarının çok daha farklı bir klinik tablo ve ileriye dönük tehditler içerdiğini vurgulayan Uzmanı Op. Dr. Aylin Akıncı, bakteriyel kökenli olan bu enfeksiyonların bir kısmı genital organlarda kalıcı hasarlara yol açarak üretkenliği önemli olarak engellerken, bir kısmı da rahim ağzında kanserle sonuçlanabilecek kimi değişimler başlatabileceğinin altını çizdi ve bakteriyel enfeksiyonlar için şunları söyledi: “Bakteriyel enfeksiyonlar içinde en ön planda görülen cins, klamidya enfeksiyonlarıdır. Cinsel bağlantı sonucu erkekten bayana bulaşan enfeksiyon; kokusuz sarı renkli akıntı, sistemsiz kanama cinsel bağ sırasında ağrı üzere şikayetlere yol açabildiği üzere, bazen de büsbütün sessiz kalıp üst genital sistemde (rahim, yumurtalık kanalları ve yumurtalıklar) hasarlara yol açar. Bu çeşit yayılımın sonucu kısırlık, dış gebelik üzere epey riskli hastalıklar gelişebilir. Uygun bakteriyel teşhis metotları sonucu teşhis konan hastalar eşleri ile birlikte tedaviye alınmalı ve tedavi mühletince ilgi engellenmeli yahut kondom kullanımı teşvik edilmelidir. Klamidya enfeksiyonu öbür bakteriyel etkenler ile birlikte hamilelerde ortaya çıktığı takdirde, doğum anında bebeğe de bulaşarak hem erken doğumlara hem de çeşitli yenidoğan hastalıklarına yol açabilir.”
Op. Dr. Aylin Akıncı, uçuk virüs olarak da bilinen herpes virüsünün, Herpes Simpleks tip 1 ve 2 olarak iki büyük kümeye ayrıldığını söyledi. “Tip 1 daha çok ağız etrafı lezyonları oluştururken, genital bölge lezyonlarından Tip 2 virüsü sorumludur. Genital herpes şu an yaşadığımız toplumda eski devirlere kıyasla çok daha fazla oranda görülmeye başlanan kıymetli bir sıhhat sorunu olmaya başlamıştır. Virüs çoklukla cinsel yolla bulaştıktan 10 gün sonra genital bölgede beliren ağrılı ülserlere dönüşür. Genel beden düşkünlüğüne ilişkin ateş, halsizlik üzere belirtiler de eşlik edebilirler. Bu birinci atak iyileştikten sonra ekseriyetle beden direncinin azaldığı devirlerde ataklar tekrarlayabilir. Atakların genel özelliği bilhassa ilaç kullanımı ile daha seyrek olması, daha az ağrılı olması ve daha kısa olmasıdır. Çoklukla cinsel yolla bulaşan bu enfeksiyon hakkında en çok aldatıcı olay, kişinin yalnızca etkin enfeksiyon esnasında değil orta devirlerde de bulaştırıcı olduğudur. Herpes enfeksiyonunun gebeliği de olumsuz etkilediği iyi bilinmektedir. Bilhassa faal lezyonu olan şahısların olağan vaginal doğum yapmaları yahut su kesesi açıldıktan 24 saat sonra hala bebeğin anne rahminde durduğu şartlarda yaklaşık yüzde 50 oranında bebeğe virüs bulaştırdıkları bilinmektedir. Bu da önemli yenidoğan sorunlarına yol açar. Erken gebelik periyotlarında herpes enfeksiyonuna birinci kez yakalanmak da kıymetli bir düşük nedenidir. Hastalığın tekrarı, gerek erken gerekse geç gebelik periyotlarında birinci enfeksiyona kıyasla daha az tehlikelidir. Herpes enfeksiyonlarının kanserle münasebeti uzun araştırmalara bahis olmuştur. Lakin herpes virüsünün tek başına jinekolojik kanserlere neden olduğu gösterilmemiştir. Tedavisinde antiviral ilaçlar ve genel hijyen kuralları ön planda yer alır. Semptomlara yönelik tedavi dışında antiviral ilaçlar daha seyrek ve daha hafif tekrarlara neden olarak hastayı rahatlatmaktadır” dedi.
HPV AŞISI YAYGINLAŞTIRILMALI
Her yıl 500 bin bayanı etkileyen ve kanserden bayan vefatları ortasında 5’inci sırada yer alan rahim ağzı kanseri olaylarının HPV aşısıyla azalmaya başladığını belirten Op. Dr. Aylin Akıncı, “Rahim ağzı kanserinin nedeni yüzde 95 HPV virüsü. Virüsteki bulaşmayı lakin aşıyla engelleyebiliriz. O nedenle bu aşının 9 ila 11 yaşları ortasında yapılmasını öneririm. HPV aşısı, Avrupa ve Amerika’da rutin aşı takviminde. Bizde de yavaş yavaş aşılama başladı. Bu nedenle ileriki yıllarda bu kanseri daha az görmeye başlayacağız. Bu mevzuda bir literatür çalışması olmasa da aşılanma ile birlikte 10 yılda yüzde 30 oranında bir azalma görüldü diyebiliriz” diye konuştu.
Her bayanın halk ortasında bilinen ismiyle simir ismi verilen rahim ağzı kanseri tarama testini yaptırması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Akıncı, “Bu jinekolojik muayene esnasında yapılan bir test. Can yakıcı bir şey değil, bayanlar bundan korkmasınlar. Jinekolojik muayenelerini olup her sene bu testi yaptırsınlar. Zira rahim ağzı kanseri erken evrede tedavisi olan bir kanser çeşidi. Biz o muayene sırasında bozulmuş hücreleri gördüğümüzde kanserleşmeye dahi gitmeden tedbir alıyoruz. Bayanlara HPV virüsü taşıyor mu? diye bir tarama yapıyorsak ve virüs taşıyıcılığı varsa o vakit senede bir muayeneyi kesin öneriyoruz. HPV virüsü taşımayan sıhhat merkezlerine ulaşması daha güç olan kümeler 5 yılda bir bu testi yaptırabilir” tavsiyesinde bulundu.
Ensonhaber
