İstanbul’a 2006 yılında tayin olan ve Balat semtinde surların gerisinde 6 dönüm üzerinde yer alan Hz. Kaab Mescidi’nde misyona başlayan Kır, yerleşim yeri olmaması nedeniyle az sayıdaki cemaatle buluşuyor ve etrafın tenhalığından tedirginlik yaşıyordu.
YOLUNU KESEN HUSUS BAĞIMLILARINA ÇORBA VE ÇAY İKRAM ETTİ
Vazifeye başladığı yıl konutuna giderken yolu kesilen Kır, kendisinden talep edilen parayı unsur bağımlılarına verdi. Sonraki gün birebir sahneyi tekrar yaşayan Kır, yolunu kesenlere, parasının olmadığını lakin çorba ve çay yapabileceğini söyledi. O günden sonra Kır, hem kendi hem de bölgenin yazgısını değiştirecek bir yola girdi.
MUHTAÇ BEŞERLER, EMİN KIR’IN KAPISINI ÇALDI
Yanına gelenlerin evsiz olduklarını öğrenen Kır, onlara sıcak bir yatak, duş ve yemek imkanı sağlayabileceğini, fakat tek koşulunun uyuşturucunun cami etrafına girmemesi olduğunu iletti. Bu teklifin kabul edilmesinin akabinde caminin ismi bölgedeki tüm dezavantajlı bireylere yayıldı. Acıkan, yatacak yeri olmayan, çıkış arayan herkes Kır’ın kapısını çaldı.
ONLARCA GENCİ UYUŞTURUCU BATAĞINDAN KURTARDI
Ortadan geçen 15 senede onlarca genci uyuşturucu batağından kurtaran, aileleriyle barıştıran Kır’ın gönül gayreti devam ederken, birçok hayırsever de bu çalışmaya katkı sunmak için erzak, eşya yardımı yaparak hayra vesile oldu.
Yapılan çalışmalar sonrasında Eyüpsultan Kaymakamlığı ve Müftülüğü tarafından da proje kapsamına alınan mescitte her gün sıcak çorba şartsız bir biçimde gelenlere dağıtılıyor. Sokakta yaşayanlar için sıcak su imkanı sağlanan mescitte koronavirüs önlemleri kapsamında şu anda kapalı olan 20 kişilik de yatacak alan bulunuyor.
“YAŞADIKLARINI ÇEKİNMEDEN ANLATTILAR”
Hz. Kaab Mescidi İmam Hatibi Emin Kır, misyona başladıktan sonra caminin etrafında husus bağımlılarını ve alkol alanları gördüğünü, bu nedenle tedirginlik yaşadığını söyledi.
Önünü kesen unsur bağımlılarından birisini yanına aldığını ve birlikte çalışmaya başladıklarını anlatan Kır, “Tek koşulum unsur bağımlığını bırakmasıydı ve onu da kabul etti. O arkadaşla 2018’e kadar beraberdik, sonra memleketine gönderdim. Orada bir işe girip çalışıyor.” dedi.
İnsanları önyargısız dinlediklerini ve gelen herkesi gülümseyerek karşıladıklarını anlatan Kır, bu sayede kapıya gelenlerin kendisini daha rahat hissettiğini ve yaşadıklarını kendisine çekinmeden anlattığını lisana getirdi.
“DİNİMİZ SAMİMİYET DİNİ”
“Cemaat az, buraya kimse gelmiyordu, burada husus bağımlısı çocuklar vardı. Akşama kadar husus kullanıyorlardı. Alkol alan, her cinsten insan vardı. Bu düşünceleri çektik lakin irtibata geçmem lazımdı, bunu başardım ve beni sevmeye başladılar. Kurtulmak isteyen direkt geliyor artık. Samimi konuşuyorlar, biz de samimi davranıyoruz. Dinimiz samimiyet dini.”
“ŞİMDİ BİRÇOK BİR İŞE GİBİP ÇALIŞIYOR”
Kır, 2006 yılında kişisel başladığı çalışmalarına 2019’da Eyüpsultan Kaymakamlığı ve Müftülüğünün de takviye verdiğini belirterek, dedi.
İMAM KIR MURAT’I, O DA ARKADAŞINI KURTARDI
Daha evvel uyuşturucu bağımlısı olan 30 yaşındaki Murat Acar da cezaevine girip çıktıktan sonra ailesinden ayrıldığını ve sokaklarda yaşamaya başladığını söyledi.
Uyuşturucu kullanırken mescide geldiğini ve karnını doyurduğunu anlatan Acar, “Geldik, Emin Hocayla tanıştık, sabah akşam çorbamız verildi. Ben dahil birçok arkadaşın giysi gereksinimi temin ediliyordu.” dedi.
Kır ile tanışmasının akabinde 3 yıl geçtiğini, bu müddette elini uyuşturucuya sürmediğini, bu sayede ailesiyle ortasının düzeldiğini anlatan Acar, sokaklara çıkmak isteyenleri ise “Ben onları daima uyarıyorum dışarıları tekin değil diye. Yapmasınlar, ailesi ne kadar kızarsa kızsın sokaklara özenmesinler. Sokaklar dertli.” diye uyardı.
Kendi hayatını yoluna koyduktan sonra eski arkadaşlarına da yardım etmeye çalıştığını söz eden Acar, şunları söyledi:
“Furkan diye bir arkadaşım vardı Malatyalıydı. Çok husus içiyordu. Buraya geldiğinde yaklaşık 100 kiloydu, 40 kiloya kadar düştü. Ailesi memleketindeydi ve görüşmek için benden telefon rica etmişti, o konuştuktan sonra annesi beni aradı, benimle konuştu. Ondan sonra Furkan’ın elinde ne vakit bir unsur görsem yere attım, gündelik işler buldum ve bıraktı. Ondan sonra biletini kestim, cebine harçlık koydum memleketine gönderdim. Hala görüşürüz.”
“BURASI BİR AİLE ORTAMI”
Gökhan Vardar, ayakkabısının sokakta uyurken kaybolduğunu ve ayaklarına geçirdiği poşetlerle yürürken camiyi gördüğünü kaydetti.
İçeri girdiğini ve “Çorba vardır” yazısını gördüğünü anlatan Vardar, girdikten sonra çorba, duş imkanı sağlandığını duyduğunu ve bir hafta sonra sıcak suyla buluştuğunu lisana getirdi.
Kır’ın kendisini ayakkabısız gördüğünü ve durumunu sorduğunu aktaran Vardar, “Burası bir aile ortamı, kadro işi olsa gerek, herkes birbirine haber verdi ve bir ağabey sağ olsun bana ayakkabı getirdi. Allah gani gani razı olsun.” dedi
Ensonhaber
