Geçtiğimiz iki hafta gündemi işgal eden “anayasa krizinin” o kadar da saf bir husus olmadığını, tesadüfen de ortaya dökülmediğini düşünüyorum. Aktörleri de zamanlaması da olağan görünmüyor bana. Dikkat edilirse kendini inkâr eden Sayın Kılıçdaroğlu’ndan diğer hiç kimse tam olarak “Yapmadım!” demiyor. “Yapmam!” hiç demiyor.
Zamanlama neden manidar?
Tam da Biden’in seçim kazanıp bizim muhalefete kelam verdiği takviyenin gelmesi beklenirken birileri kendine görev çıkarıyor. Biden bizim muhalefeti desteklesin de neden desteklesin? Yalnızca Cumhurbaşkanı’na gıcıklık olsun diye değil herhalde. Muhalefetin bir şeylere kelam vermesi lazım ki ABD’li şahinlerin takdirine mazhar olsun.
İşte bu nedenle bu anayasa tartışmalarının tekrar gündeme getirildiği, bununla bir yandan Biden’e bir yandan da HDP’ye göz kırpıldığı kanaatindeyim. Bu bahsin kolay kolay kapanacağını sanmıyorum, hatta daha da alevlenecektir.
Bir kere de ben uzun uzun anlatmayayım. Seçim öncesinde “federasyona” kapı açacak bir anayasa taslağı hazırlanmış, tabi tabandan zımnî, hatta üst idarelerde reaksiyon göstereceklerden de saklı. Mevzudan bir yıl sonra haberi olduğunu söyleyen Ümit Özdağ bunun delili. Özdağ İP’nin kurucularından ve ondan bile gizlenmiş. Seçim ikinci çeşide kalsaymış, bu taslak açıklanarak Kürtler tavlanacakmış.
Evet, başkanlık sistemi kaçınılmaz olarak iki ittifak bloğu oluşturdu ve muhalefet üç beş oy için Kürtleri “kafaya alması” gerektiğini biliyor. Gerçekten mahallî seçim zaferi de bu kurnazlığın bir eseri. Lakin yalnızca seçim kazanacağım diye de ülkeyi beka problemine sürükleyecek bir kelam vermek? İnsan bunu Atatürk’ün partisine yakıştıramıyor işte… Fakat Biden’in ve FETÖ’nün illet ittifakına yakıştırabiliyor.
Aslında şaşırtan olması gereken şu: 2013’te hükümet tahlil süreci başlattığında “teröristlerle masaya oturuldu” diye faşist naralar atan Kılıçdaroğlu ve hempaları artık nasıl “Kürtçü” kesildiler? Öte yandan tahlil sürecine gönül düşürmeyip, masaya tekme atarak “halk savaşı” başlatan HDP’nin işvereni Kandil, neye güvenerek bu tarihi Kürt katillerinin Kürtler için iyi bir şeyler yapabileceğine inanıyor?
İnanmıyor tabi… CHP ve etrafındaki ırkçıların Kürtler hayrına en ufak bir şey yapmayacaklarını çok iyi biliyor ve onun için destekliyor. Yani çözümsüzlüğü hudut noktaya itmeye çalışıyor. Anayasada federasyona yönelik bir delik açarlarsa kendi maksimalist amaçları için bir destek oluşacak ve o delikten topraklarımızda bir Kürt devleti çıkaracaklarını umuyorlar.
Artık “Kürt’üm” diyenin içeri atıldığı 90’lar Türkiye’sinde değiliz. Bugün samimi olarak Kürt haklarını savunanlar daha fazla ne istiyor? Bir Kürt vatandaş bizim sahip olduğumuz hangi hakka sahip değil?
Şayet HDP Kürt hakları konusunda samimi olsaydı, tahlil sürecini sonuna kadar dayanaklar ve daha o vakit alınan tüm haklar bir anayasa değişikliği ile perçinlenirdi. Bugün de hükümetin fiili ortağı olabilirlerdi. Fakat onlar ne yaptılar? Kazanılmış hakları da ortada bırakarak defolup gittiler ve savaşı kentlere sokarak Diyarbakır çukurlarında boğuldular.
Zira onlar Kürt hakları istemiyorlar, içerisinde Kürtleri sömürebilecekleri kendi iktidarlarını kurmak istiyorlar. Bir an için bu türlü bir devlet kurduklarını düşünelim, inanın o devlette Kürtler bugün sahip oldukları haklara sahip olamayacaklardır. Ortadoğu’ya da yeni bir diktatörlük eklenmiş olacak, Türklerin Akdeniz’e ve Ortadoğu’ya müdahale ihtimali de fiili olarak engellenecektir. Misyoner ordusu ABD tarafından halihazırda silahlandırılıp donatılmış olan bu hayali devlet, ABD’nin bir mandası olacaktır. Budur bizim Marksist Kandil’in hayali… Emperyalizme manda bir devlet kurmak… Boşuna ABD bunlara “Bizim Marksist müttefiklerimiz” demiyor.
Amerikalıların alaycı bir “yapamazsın” lafı vardır. Direkt “yapamazsın!” (You can’t do it!) yerine “sana bol şans” (Good luck with that) derler.
Good luck with that HDP…
@kalemciler
Ensonhaber
