7 Şubat 2012’deki MİT kumpası, FETÖ’nün açıktan giriştiği birinci ihanet teşebbüsü olarak kayıtlara geçti.
O tarihte MİT Lideri Hakan Fidan’ın da ortalarında bulunduğu birtakım kamu vazifelileri söze çağrıldı.
Emniyet ve yargı kurumlarının içine sızan FETÖ’cülerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin tahlil sürecinde yürüttüğü siyasetlerden ötürü, MİT’i, terör örgütü PKK/KCK ile bağlantı içindeymiş üzere göstererek 7 Şubat 2012’de, MİT Lideri Hakan Fidan’ın da ortalarında bulunduğu birtakım vazifelileri söze çağırma ve yakalama kararı çıkarma halinde kurguladıkları kumpasa ait 15’i firari 34 sanık hakkında açılan dava, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Haklarında dava açılan sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün “yargı imamı” olan İlyas Şahin, “emniyet imamı” Çetin Özgür, “MİT mahrem hizmetler imamı” Murat Karabulut, “Marmara bölge imamı” Ali İstek Tekinkaya, devrin İstanbul Terörle Uğraş Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, “emniyet mahrem imamları” Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, “Türkiye polis memurları ülke imamı” Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın “firari” durumda buluyor.
Dava kapsamında sanıklar eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer, gazeteci Mustafa Gökkılıç ile Faik Şaşmaz, Kazım Aksoy, Nuh Mehmet Damacı, Ayhan Albayrak ise tutuklu bulunuyor. Davada, ayrıyeten diğer kabahatten tutuklu 5 sanık yer alıyor.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianame ekinde yer alan dokümanların ulusal savunmaya ve ulusal güvenliğe ait devlet sırrı olabilecek nitelikte dokümanlar olma ihtimali bulunduğundan devlet sırrı sayılmasına karar verip bu evrakın incelenmesinin ve evraklardan örnek alınmasının mahkeme heyeti haricinde kalan şahıslar tarafından yasaklanmasına karar verdi.
Davanın 22 Haziran 2020’deki birinci duruşmasında MİT’i temsilen katılan avukat, yargılamanın kapalı oturumlarda yapılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, kamu güvenliğini tehlikeye sokabilecek evrak ve bilgilerin ortaya çıkma ihtimali nedeniyle ilgili yasa gereği duruşmaların kapalı yapılmasına, duruşma içeriğiyle ilgili yayın yasağı getirilmesine, ayrıyeten MİT Başkanlığı’na “müşteki” sıfatıyla davetiye bildirimine oy birliğiyle hükmetti.
32 KİŞİ “MAĞDUR”, 1 KİŞİ “MÜŞTEKİ”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, “mağdur” olarak şu isimler yer alıyor:
“61. Hükümet Başbakanı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümetin Başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Avrupa Birliği Bakanı Hükümran Bağış, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Etraf ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Güç ve Olağan Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Besin Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ulusal Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Ulusal Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sıhhat Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İktisat Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, Aile ve Toplumsal Siyasetler Bakanı Fatma Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, o devir MİT Müsteşarı olan MİT Lideri Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT işçileri Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu.”
İddianamede, MİT işçisi M.Ö. ise “müşteki” olarak bulunuyor.
“FETÖ/PDY’NİN, HÜKÜMETE KARŞI AÇIKTAN GİRİŞTİĞİ BİRİNCİ OPERASYON”
İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen sürece bakıldığında, FETÖ/PDY’nin en son maksada ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç gayretine girdiği anlatılıyor.
Bu kapsamda FETÖ’nün kimi kumpas davalarından örnekler verilen iddianamede, şu tabirler yer alıyor:
“(Örgütün) Sonuncu amaca ulaşmak için başlatılan hareketlerin birinci etabının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT tırları ve 17-25 Aralık üzere kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği, örgüt tarafından gerçekleştirilen bu hareketlere 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın söze çağrılması ile sürat verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ’nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmaya yönelik birinci teşebbüstür.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin tahlil sürecinde yürüttüğü siyasetlerden ötürü, MİT’i, PKK/KCK ile alaka içindeymiş üzere göstererek MİT vazifelilerinin tabire çağrılması, konutlarında arama yapılması ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasının o tarihte Başbakan olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyat olacağı güne denk getirildiğine vurgu yapılan iddianamede, “Bu formda kurgulanan operasyon, son maksadı seçilmiş legal hükümeti devirmek olan emniyet, MİT ve yargı organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ/PDY’nin, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı açıktan giriştiği birinci operasyondur.” değerlendirmesine yer veriliyor.
“SES KAYITLARI SIZDIRILDI”
FETÖ/PDY’nin, karşı olduğu tahlil sürecini engellemeye çalıştığı bildirilen iddianamede, bu doğrultuda, kapatılan İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığında savcı olarak vazife yapan, sonraki süreçte FETÖ kapsamında ihraç edilen Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya’nın, PKK/KCK soruşturması yürüttüklerine vurgu yapılıyor.
İddianamede, Bayraktar ve Sarıkaya’nın, soruşturma kapsamında birden fazla kuşkulu ile birlikte devrin MİT Müsteşarı olan MİT Lideri Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT çalışanı Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım ile Mustafa Özer hakkında “PKK/KCK’ya bilerek yardım etme ve soruşturmanın kapalılığını ihlal”
İddianamede, 13 Eylül 2011’de kamuoyunda “Oslo görüşmeleri” olarak bilinen ses kayıtlarının basına sızdırıldığı belirtilerek, 20 Aralık 2011’de müşteki M.Ö.’nün soruşturma kapsamında MİT ismine çalıştığı bilindiği halde konutunda arama yapılarak gözaltına alındığı, sanık Bilal Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011’de sözü alınan müştekinin tıpkı gün salıverildiği aktarılıyor.
Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan M.Ö.’nin savcılık tabirinin soruşturma belgesinde kapalılık kararı bulunduğu halde basına sızdırıldığı, hatta Taraf gazetesi web sitesinde müştekinin isim ve soy ismiyle birlikte fotoğrafının yayımlandığı anımsatılan iddianamede, bu biçimde M.Ö.’nün MİT ismine çalıştığı deşifre edilerek PKK/KCK’ya amaç gösterildiği, can güvenliğinin tehlike altına girdiği kaydediliyor.
“BAŞBAKAN’IN AMELİYATA GEÇ GİRMESİ İLE KUMPAS BOZULDU”
Kelam konusu kumpas soruşturma ile örgüt mensuplarının, MİT ile ilgili kamuoyunda “PKK ile organize hareket eden teşkilat” algısı oluşturdukları, 7 Şubat 2012’de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendilerinden olmayan MİT idaresini bertaraf etmek, MİT’i ele geçirmek, bir yandan da tıpkı soruşturmayla hükümetin terör meselesini çözmek maksadıyla başlattığı tahlil sürecini durdurmak için harekete geçtiğine dikkat çekilen iddianamede, 7 Şubat 2012’de saat 17.00’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ve 4 MİT görevlisini telefonla arayan savcının, “İfade vermek üzere makamıma bekliyorum.” dediği belirtiliyor.
İddianamede, MİT yöneticilerinin, hükümetin ve Başbakan’ın “terör örgütüne yardım”la suçlanmak istendiği, Hakan Fidan’ın gözaltına alınması gayesiyle uğraş gösterildiği, gözaltına alınmasıyla birlikte, “emri Başbakan’dan aldığı” algısıyla o vakit Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı anlatılarak, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat vazifelileri hakkında soruşturmaların müsaadeye bağlanması sistemine geçilmesi ve Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiğine işaret ediliyor.
EVVEL ABD’YE GİTTİLER, SONRA ANKARA’DA TOPLANDILAR
Örgütün kumpasa ait yaptığı toplantı ve toplantı öncesinde iki FETÖ’cü mahrem imamın Amerika’ya gittiğinin tespit edildiğine yer verilen iddianamede, 15 Temmuz darbe teşebbüsünde olduğu üzere örgütün emniyet imamı “Kozanlı Ömer” kod isimli Osman Hilmi Özdil’in yardımcısı pozisyonunda bulunan ve elebaşı Fetullah Gülen’le direkt görüşen firari sanıklar Çetin Özgür ve İlyas Şahin’in talimatı alma ve örgüt üyelerine iletmek üzere ABD’ye gittiklerinin belirlendiği anlatılıyor.
İddianamede, örgüt elebaşından direkt alınan talimat sonrası örgütün emniyet ve yargı imamlarının ülkeye geri dönüşlerinin ardından Ankara Kızılcahamam’da toplantı tertip edildiği belirtilerek, örgüt hiyerarşisi gereği FETÖ elebaşının talimatının emniyet ünitelerine iletilmesinin örgütün “Marmara Bölge İmamı” olan “Arif” kod isimli sanık Ali İstek Tekinkaya tarafından organize edildiği söz ediliyor.
KARLOV SUİKASTİNE AİT DAVADA…
İddianamede, kelam konusu toplantıya örgütün kelamda emniyet, yargı ile MİT imamlarının katıldığının ve toplantıya katılanlar ortasında Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastine ait davada firari sanık olan Murat Tokay ve Ahmet Kılınçarslan ile ABD’deki Hakan Atilla davasının hakimi Richard Berckman’ı 2014 yılında İstanbul’da ağırlayan hukuk ofisinin ortağı Murat Karkın’ın da olduğunun belirlendiği aktarılıyor.
İddianamede yer alan eksper raporunda, “13 Ocak 2012’de Diyarbakır DTP vilayet binasında yapılan aramada ele geçirildiği argüman edilen Oslo’daki görüşmelere ilişkin ses kayıtlarının olduğu harddiskleri FETÖ’nün yerleştirdiği” belirtiliyor.
ESKİ POLİS MEMURU Ş.E.’NİN TABİRİ
Evrak kapsamında eski polis memuru Ş.E. hakkında da ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Kararda, Ş.E.’nin şu sözleri yer buldu:
“… Lakin tam kesin tarihini bilmemekle birlikte şubatın ortalarında ofis amir yardımcısı Ayhan Albayrak (sanık) bir konuşmasında ‘Hakan Fidan söze gelseydi Sadrettin Savcı tarafından kesin tutuklanacaktı.’ dediğini hatırlıyorum.”
Meslekten ihraç edilen ve “7 Şubat MİT Kumpası” soruşturmasını yürüten savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında ise Yargıtay’da tıpkı mevzuyla ilgili yargılandıkları için kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildi.
MÜTALAADA İSTENEN CEZALAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün “yargı imamı” İlyas Şahin, “emniyet imamı” Çetin Özgür, “MİT mahrem hizmetler imamı” Murat Karabulut, “Marmara bölge imamı” Ali İstek Tekinkaya, devrin İstanbul Terörle Uğraş Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, “emniyet mahrem imamları” Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, “Türkiye polis memurları ülke imamı” olan Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın ile 1 tutuksuz sanığın belgesini ayırdı.
Yargılama sürecinde duruşma savcısı 15 Ocak’ta davaya ait temel hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu.
Mütalaada, sanıklardan eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı, Ayhan Albayrak, Oğuzhan Ceylan ve Erkan Ünal’ın, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi geçersiz düzenlemek” ve “soruşturmanın kapalılığını ihlal” cürümlerinden farklı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ile 4 yıl 6 aydan 12 yıl 6 aya kadar mahpusla cezalandırılmaları istendi.
Mütalaada gazeteci sanık Mustafa Gökkılıç’ın “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “soruşturmanın kapalılığını ihlal” cürümlerinden ağırlaştırılmış müebbet ve 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar mahpus cezasına çarptırılması talep edildi.
Sanıklar Faik Şaşmaz, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Deveci ve Veli Tuluy’un “silahlı terör örgütüne üye olmak” cürmünden 7,5 yıldan 15’er yıla kadar mahpus cezalarına çarptırılmaları istenen mütalaada, sanık Aykut Güçlü’nün “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” cürmünden, öteki sanıklar Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan’ın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “soruşturmanın kapalılığını ihlal” ve “resmi bir belgeyi geçersiz olarak düzenlemek” hatalarından beraatleri tarafında karar verilmesi istendi.
Sanıklar ve avukatları ilerleyen günlerde yapılacak duruşmalarda mütalaaya karşı savunmalarını yapacak. Savunmaların akabinde mahkeme heyetinin belgeyi karara bağlaması bekleniyor.
İlginizi Çekebilir
- WhatsApp ile paylaş
- Facebook ile paylaş
- Twitter ile paylaş
- Yorum Yap
Ensonhaber
