Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra İstanbul’un asayişi, yeni kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’nin en büyük kumandanı olan seraskere havale edildi.
Islahat hareketleri çerçevesinde kentin birtakım yerlerine kolluk kuvvetleri yerleştirildi. Sultan 2’nci Mahmud periyodunda tarihi sur kapılarının hepsinin iç tarafına fermanla polis karakolları yaptırıldı.
Bugüne kadar Ayakapı, Cibalikapı polis karakolu ile Mevlanakapı’daki karakol binası günümüze kadar ayakta kalmayı başardı.
TARİHİ YAPI, YOK OLMAK ÜZERE
Tarihi sur kapılarına inşa edilen polis karakollarından birisi olan Mevlanakapı Karakolu yok olma tehdidi altında. Mevlanakapı Karakol binası uzun yıllardır yazgısına terk edilmiş 2019’da bir kepçenin duvarına ziyan vermesiyle gündeme gelmişti. O tarihte etrafı sac paravanlar ile çevrilen tarihi yapıda onarım çalışmalarının başlatılacağı kaydedilmişti. Lakin tarihi yapı tekrar bir darbe aldı.
Muhafaza altında olduğu açıklanan tarihi yapının çatısı perşembe gecesi çöktü. Çatının kar birikintisi nedeniyle çöktüğü belirtilirken harabeye dönen karakol hurdacılara kaldı. Alana giren hurdacılar karakolundaki demir ve metalleri topladı. Hurdacılar demirleri alarak uzaklaştı.
“KIŞ KURALLARINI, SOĞUĞU, KARI YEDİĞİ SÜRECE ÇÖKECEK”
Tarihçi Mehmet Dilbaz, “Mevlanakapı Karakolu’nun yapılma kıssası 2. Mahmud periyodunda başlıyor. 2. Mahmud’un 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmasıyla bir arada o periyoda kadar kentin kapılarında asayişi sağlayan bostancılar varken, o bostancıların Yeniçeri Ocağı’na bağlı olması ve onların kaldırılmasıyla yeni bir nizam geliyor.
Nedir bu? ‘Asakiri Mansurei Muhammediye’ dediğimiz yeni bir ordu kuruluyor. Ve bu ordu için kentin kapılarına yani kara surlarının, deniz surlarının farklı yerlerindeki kapılara karakollar inşa ediliyor. Bahsi geçen karakol binamız Mevlanakapı Karakolu kentin o manada yeni nizamda birinci inşa edilmiş yapılarından.” dedi.
“Tam olarak 200 yıllık bir yapı” diyen Dilbaz, “Ama bu binalar vakitle, bilhassa 20. yüzyılın başları, cumhuriyet devrinde yapılan o kent istimlaklarıyla birlikte büyük bir kısmı yıkılıyor. Bunlar kentin bir çok kapısında, Eğrikapı, Topkapı, Cibali, Silivrikapı her yerde bu karakollardan varken, şu an yalnızca 1-2 tane kaldı. Bu da son örneklerinden bir tanesi. Yaklaşık 3-4 yıldır bunun başına pek çok şey geldi.
Bir tamirden süratlice geçmesi lazım zira o kadar ağır kış kurallarından çıktık ki, bu yapılar onarılmadığı sürece kış koşullarını, soğuğu, karı yediği sürece çökecek. Ondan sonra bu türlü bir yapıyı tekrar geri getirme imkanınız yok. Daima söylüyoruz ne onları yapan ustalar kaldı, ne onları yapabilen mimarlar kaldı artık.” diye konuştu.
“ÇÖKME TEHLİKESİNE GİREN YAPILARIN ONARILMASI LAZIM”
Mehmet Dilbaz, onarım çalışması konusunda ise, “İstanbul’da tamir bekleyen abartısız binlerce tarihi eser var. lakin bunların onarılmasıyla ilgili bir öncelik sırası yapılması lazım. Mevlanakapı Karakolu emin olun öncelik sırasında birinci 5’e girer zira bu yapı bitmiş, çökmek üzere. Mesela çeşmelerle ilgili hoş projeler yapılıyor lakin çeşmeler biraz bekleyebilir öncelikle bu süratli bir halde çökme tehlikesine giren yapıların onarılması lazım. Umarım kısa vakitte tamir yapılır ve bu tarihi eser asli işleviyle bir arada tekrar hayatımıza döner.” tabirlerini kullandı.
2019’DA KEPÇE İLE ZİYAN VERİLMİŞTİ
Öte yandan Mevlanakapı Karakolu’nun 2019 Eylül ayında da kepçe ile ziyan verilmişti. O gün yapılan açıklamalarda olayla ilgili soruşturma başlatıldığı belirtilirken etrafı sac paneller ile kapatılan tarihi yapıyla ilgili onarım proje çalışmalarının devam ettiği kaydedilmişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden edinilen bilgiye nazaran, onarımla ilgili çalışmalarını tamamladığı kısa müddet içinde de karakol binasında onarımın başlayacağı öğrenildi.
Ensonhaber
