Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Konseyi Üyesi ve Eski TBMM Lideri Cemil Çiçek, 28 Şubat postmodern darbesinin 24’üncü yılı münasebetiyle açıklamalarda bulundu.
28 Şubat’ın, yakın siyasi tarihin en büyük kırılma noktası olduğunu tabir eden Çiçek, “28 Şubat öncesi ve 28 Şubat ideoloji, icraat olarak devam ettiği devirde devletle milletin ortası önemli ölçüde açılmıştır. Devletin kurumları ortasında bir çatışma yaşanmıştır. Demokrasi önemli ölçüde ivme kaybetmiştir.” diye konuştu.
“DEMOKRASİ KİRLETİLDİ”
Cemil Çiçek, 28 Şubat’ın en büyük ziyanının millet iradesine olduğunun altını çizerek, bütün bu tartışmalardan da en önce TBMM’nin ziyan gördüğünü vurguladı.
TBMM içinden çıkan hükümeti yıpratmak ve düşürmek için demokrasilerde olmayan yol ve tekniklerle demokrasinin kirletildiğini lisana getiren Çiçek, ulusal iradeye bir tasallut meydana geldiğini söyledi.
“TORTULARI BUGÜN DEVAM EDİYOR”
28 Şubat’ın hala tortularının bugün de devam ettiğini kaydeden Çiçek, “Siyasi niyetimiz, aidiyetimiz ne olursa olsun, darbeler ve darbe teşebbüsleri bu ülkeye yarar getirmiyor. Tabiatıyla ülkenin meseleleri dün de vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Şayet bunlar olmasa kurumlara, siyasete, hükümetlere muhtaçlık olmaz. Problemler vardır diye, bu meselelerin antidemokratik yol ve sistemlerle çözülebileceğine inanmak, bence bu millete yapılabilecek en büyük bühtan olur. Onun için 28 Şubat periyodu antidemokratik arayışlara maalesef yer hazırlamıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
“KENDİ HALİNE BIRAKILMIŞ OLSAYDI…”
Türkiye’de şayet işler yolunda gidecekse, ileri bir demokrasi tesis edilecekse, gelişmiş ülkeler düzeyinde devletin işleyişi mümkün kılınacaksa o vakit 3 şeyin şeffaf kayıt altında ve herkesçe bilinir olması gerektiğini belirten Çiçek, “Bunlardan bir tanesi kayıt dışı iktisattır. İktisadın kayıt içinde olması lazım. İktisadın üçte biri kayıt dışındadır. Siyasetin de yarıdan fazlası kayıt dışıdır. Bir üçüncü kayıt dışılık da din alanındadır. Ben, bunları söylediğim vakit, FETÖ sahtekarlığı ve ihaneti yoktu.” görüşünü lisana getirdi.
Çiçek, kayıt dışı siyaseti; “Envanterde gözükmeyen, halka hesap vermeyen, halkın tanımadığı, bilmediği lakin seçilmiş olan siyasetçilerden daha fazla belirleyici olan, istikamet verici olan ve kararları tesir edilen kısımlar var. Bunlar, 28 Şubat devrinde gördük, cuntacılardır, darbecilerdir. Birçok vakit da yargıyla iş birliği yaparlar. Halkın seçtiği hükümetlere, Meclis’e karşı hal alırlar ve karar icra etmeye çalışırlar.” kelamlarıyla açıkladı.
O periyotta, 54. Hükümetin doğrularının da yanlışlarının da olduğunu anlatan Çiçek, “Ben o devir Meclis içerisindeyim. 54. Hükümet, kendi haline bırakılmış olsaydı, tahminen 2-3 ay sonra demokratik yöntemlerle iktidardan düşmüş olacaktı. Lakin o denli olmadı. Her alanda devlet işleyişine müdahale edildi.” dedi.
“O VAKİT 28 ŞUBAT’I NEREYE KOYACAĞIZ”
Toplumun kıymetli kesitlerinin 28 Şubat sürecinde iyi bir imtihan vermediğini vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
“O devir, bu ülkenin aydınlarının çok kıymetli bir kısmı, iyi bir imtihan vermedi, iki yüzlü oldu, sahtekar oldu. Basın, devamlı bu işlerde kayıt dışı siyasetin yanında oldu. Basın da iyi bir imtihan vermedi. İş dünyasının değerli bir bölümü, iyi bir imtihan vermedi. Yargı, hiç iyi bir imtihan vermedi. Bir generalin davetine icabetle, yüksek yargının tüm temsilcileri, bir kısmı artık demokrasi nutuğu atıyor, o vakit Genelkurmay’a kadar gittiler, ayakta 5 dakika yapılan provokasyonu, propagandayı alkışladılar. Ancak ortalık aydınlanınca, artık sorsanız, onlar da 28 Şubat’tan şikayet ederler. Toplum olarak, toplumun önde gelen kesitleri ve kurumları olarak iyi bir imtihan vermedik.”
İkiyüzlülüklerin görülmesi gerektiğini lisana getiren Çiçek, “Yok, en son beyanına prestij edeceksek, herkes bugün demokrat, herkes, yargı bağımsızlığından, kuvvetler ayrılığından, parlamenter sistemden yana gözüküyor. Parlamenter sistemden, demokrasiden yana isek o vakit 28 Şubat’ı nereye koyacağız?” diye sordu.
“MİLLETVEKİLLERİ TRANSFERİ İÇİN PARA HAVUZLARI OLUŞTURULDU”
O periyotta bir kara bulut üzere Türkiye’nin üzerine çöken bir “irtica bulutu” olduğunu hatırlatan Çiçek, derin yapıların elinde olan bir kısım marjinal kümelerin olduğunu lisana getirdi.
Bunların hepsinin birden kaybolduğuna dikkati çeken Çiçek, “Belli ki Türkiye’de bu türlü obruklar da var. Bizim demokrasimiz obruklarla dolu. 28 Şubat’tan bir ders çıkaracaksak, bir tespit olarak söylüyorum ki bizim demokrasimizde çok obruk var. Şayet hakikat düzgün bir yol haritası çizemezsek, bu obruklara her vakit düşme kasveti vardır. Olur mu, çok sene sonra olur, burası Türkiye.” tabirini kullandı.
“Beşli Çete”nin dayanağıyla 54. Hükümetin düştüğünü lisana getiren Çiçek, “Yerine 55. Hükümet kuruldu. Bu hükümetin nasıl kurulduğunu, ben o vakit Meclis’teyim, biliyorum. Havuzlar oluşturuldu. Bir kısım iş dünyasının önde gelenleri, artık yeri geliyor demokrasi filan diyorlar, ben bunlara tereddütle yaklaşırım, milletvekili transferi için para havuzları oluşturdu.” dedi.
Çiçek, demokrasinin ahlak ayağı ismine ne varsa hepsinin 28 Şubat sürecinde tahrip edildiğini vurguladı.
“MESLEKSİZLER SINIFI OLUŞTU”
Anavatan Partisinin programında ve uygulamalarında eğitimin 5+3 olduğuna işaret eden Çiçek, Batı Çalışma Kümesi’nin, imam hatip kökenli olanların devlet kademelerinde değerli yerde bulunmasından rahatsız olarak, bu okulların önünü kesebilmek için “kesintisiz 8 yıllık eğitim” denilen bir yanlış projeyi, güç ve kuvvet kullanarak, kurdurdukları hükümete empoze ettiklerini lisana getirdi.
İmam hatip okulları üzerinden tüm meslek liselerinin canına okunduğunu aktaran Çiçek, “28 Şubat’ın, eğitim hayatındaki en büyük tahribatı; bir ‘mesleksizler sınıfı’ oluştu.” diye konuştu.
O vakit Hükümette Başbakan olarak Anavatan Partisi Genel Lideri Mesut Yılmaz’ın olduğunu hatırlatan Çiçek, “Söz verilmiş, hükümet bu eksen üzere kurulmuş. Ben de, Anavatan Partisi’nin programı 5+3 olduğu için, 53. Hükümetin programına da ters olduğu için bunun hakikat olmadığına kanaat getirdim. Lakin parti, küme kararı almıştı. Parti, küme kararı alır da ona muhalif davranırsanız, o vakit bunun bedeli olarak partiden atılmaya kadar giden bir süreç başlamış olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Çiçek, 8 yıllık eğitime kabul oyu vermediği için Anavatan Partisinden ihraç edildiğini anımsatarak, 28 Şubat’ın bu manada mağdurlarından biri olduğunu anlattı.
“AKŞAM 6’DA BANA ‘BİZİM PARTİYE GEL’ DİYEN ARKADAŞ…”
Türkiye’de bağımsız olarak siyaset yapma imkanı olmadığını söz eden Çiçek, siyaseti bırakmaya karar verdiğini lakin sonra öbür gelişmeler yaşandığını ve Fazilet Partisi’ne katıldığını anımsattı.
Anavatan Partisinden ihraç edildikten sonra bağımsız milletvekiliyken, o vakit muhalefette olan bir siyasi partide bir genel lider yardımcısının partisine geçme teklifinde bulunduğunu aktaran Çiçek, “Ben de parti değiştirmeyi çok yanlışsız bulmadığımı söyledim. Genel liderleri ile ilgili de kanaatimi söyledim. Allah’ın işine bakın ki; akşam 6’da bana, ‘Bizim partiye gel’ diyen arkadaş, sabahleyin kendisi o partiden istifa etti ve bir öbür partiye geçti.” tabirini kullandı.
Bu milletvekilinin neden partiden ayrıldığını araştırdığını anlatan Çiçek, “Benimle görüştükten sonra herhalde, bir vesileyle o zamanki Jandarma Genel Kumandanı, iki arkadaşı karargaha çağırıyor. Birisi Anavatan Partisinde, öbürü de öbür partide. Orada çay içiyorlar, ünlemli. Sabahleyin de o arkadaş oradan ayrılmak durumunda kalıyor. Bu türlü kasvetleri, bu ülke 28 Şubat’ta yaşadı.” dedi.
Parti değiştirmeleri yanlışsız bulmadığını belirten Çiçek, “Partiler kapatılır, mecbur kalınır farklı. Lakin durup dururken, hiçbir sebep yokken 3 ay önce bir partiye bağırıp çağıracaksın, 3 ay sonra hiçbir şey olmamış üzere çıkıp öbür partiye geleceksiniz, yakasına rozeti takacağız. Siyaset, bu türlü böyle prestij kaybediyor.” yorumunda bulundu.
“SEÇİMİ KAYBEDENLER, KAYIT DIŞI ÖGELERLE SEÇİMİ KAZANANLARA KARŞI MAÇ KAZANMAYA ÇALIŞIYOR”
Tarih olarak 28 Şubat’ın geride kaldığını lakin tortularının devam ettiğini vurgulayan Çiçek, “Türkiye’de siyaset, o günden bugüne göre çok aralık katetti mi? Belirli alanlarda var lakin ondan daha berbat durumlar da var. Türkiye’de bir kısım siyasetçiler, şayet tabanı yoksa, parti içinde tutunamıyor ise ikbal de görmüyorsa, o vakit bu kayıt dışı siyasi ögeleri darbeye teşvik eder. Bu, Kenan Cihan’ın anılarında da var.” görüşünü lisana getirdi.
İşleyen demokraside, bir kişinin, bir kümenin, bir partinin iktidarda kalmasının bu türlü yollardan olmayacağının altını çizen Çiçek, “Bu ahlaksızlıktır. Ahlaksız bir yoldan, ahlaki olmayan yol ve prosedürlerle siyaseti şekillendirmeye çalışırsanız, bu siyaset Türkiye’ye de yarar vermez. Bu türlü bir demokrasi de kimseye yarar getirmez.” diye konuştu.
Batı ülkelerinde neden darbeler olmadığını örneklerle anlatan Çiçek, Batı’da seçimi kaybeden genel liderin seçimin sonucunda yenilgisi kabul ederek, misyonundan ayrıldığına dikkati çekti.
Batı demokrasilerinde hücre yenilenmesinin olduğunu, Türkiye’de ise bunun olmadığını belirten Çiçek, “50 kere da seçim kaybetse yeniden kalmaya devam eder. Bu, bir aşiret mantığıdır. Vefat dışında aşiret reisi kolay kolay değişmez. Hasebiyle Türkiye’de 28 Şubat’ın getirdiği kahırlardan bir tanesi de budur. Seçimi kaybetmiş olanlar, kayıt dışı siyasi ögeleri ardına alarak seçimi kazanmış olanlara karşı maç kazanmaya çalışıyor. Bir demokrasi geleneğini, demokrasi kültürünü hala yerleştiremedik.” sözünü kullandı.
Bugün de bu anlayışta olan insanların olduğuna dikkati çeken Çiçek, “Belli partilere düşmanlık, demokrasiden sapmayı gerektirmez.” dedi.
“DEMOKRASİNİN KÜLTÜR VE AHLAK AYAĞINI SAĞLAM TUTMAMIZ GEREKİYOR”
Her darbe teşebbüsünün toplumu 15 yıl geriye götürdüğünü vurgulayan Çiçek şöyle devam etti:
“Tarihte yaşanmış bir olay, bir daha yaşanmaz diye bir şey yok. Bununla ‘Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz’ diye kimsenin irkilmesine gerek yok. Nasıl artık koronavirüs için aşı yaptırıyorsak, demokrasi aşısını sık sık yaptırmamız gerekiyor. Bu da demokrasiye bağlı olmaktır. İktidar değişimini, halkın iradesi üzerinden kıymetlendirmek, onun dışındaki her yol ve prosedürün Türkiye’ye yarar getirmeyeceğine nitekim inanmamız lazım. Bu olmadığı sürece yeniden bir kısım ögeler girer, motamot 15 Temmuz’da olduğu üzere bir kısım yapılar vardır. İleride bu türlü şeyler olmaması için aşılanmak gerekiyor, Kovid-19 aşısı üzere. Demokrasinin kültür ve ahlak ayağını sağlam tutmamız gerekiyor, yalnızca hukuk ayağı yetmiyor. Mümkün olduğunca kayıt dışı ögeleri şeffaf, bilinir hale getirmemiz gerekiyor.”
Cemil Çiçek, Türkiye’nin değerine işaret ederek, “Dış güçler dediğimiz 7-8 devlettir. Türkiye’ye operasyon çekecek, obruk oluşturacak ülke 7-8 tanedir. Bunların birinci sınıf istihbaratçılarının misyon yaptığı yerler, Türkiye’dir. Herkes, aklını, vicdanını ve cüzdanını kimseye vermesin. Kendisinde kalsın bu üçü, sonra ‘kandırıldık’, ‘bizi aldattılar’ diyoruz. Kim aldatan? Dış güçler dediklerimizin birinci sınıf istihbaratçıları, bu türlü hukuksal yahut sosyolojik kümeler içerisinde vazife yapıyor, Ankara halinde salatalık satmıyor. 28 Şubat ve gibisi olaylara baktığınızda, bunların mutlak surette dış takviyeleri her halükarda vardır.” diye konuştu.
“HERKES TIPKI TÜRKÜYÜ SÖYLEDİĞİNİ ZANNEDİYOR LAKİN FİKİRLER BAŞKA”
Darbenin, hukuk tanımamak olduğunu belirten Çiçek, “Hiçbir darbe, anayasaya, kanunlara dayalı olarak yapılamaz. Darbecilerin hukuku yürürlükteki hukuk değildir. Aslında darbecilerin hukuku yoktur. O, bir zorbalıktır. Hiçbir anayasa, darbeye imkan veren bir anayasa değildir ki. Fakat bizim artık yürürlükte olan anayasamız, yürürlüğe girdiği günden beri toplumun her kesitinin tartıştığı anayasadır ve dünyada da örneği yoktur. Hem bu kadar tartışılıp hem de varlığını sürdüren bir anayasadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Meclis Başkanlığı vazifesi sırasında, anayasayı değiştirmek için kimi teşebbüslerin olduğunu hatırlatan Çiçek, “60 kadar unsurda mutabakat sağlandı ondan sonra da kaldı. Anayasanın değişmesi gerektiğinde tereddüt yok. Lakin Aşık Veysel’in bir kelamı var; ‘Koyun kurt ile gezerdi, fikir öteki başka olmasa’. Herkes birebir türküyü söylediğini zannediyor lakin fikirler diğer öbür. İnşallah bu kere şeytanın bacağını kırar da bir anayasa yapılır, onu temenni ediyorum.” tabirini kullandı.
Ensonhaber
