Türkiye Besin ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, mevzu ile ilgili olarak “İşletmelerde son derece yüksek hijyen standartları uygulanıyor. Tüketici için en muteber seçenek ambalajlı besindir. Hami katkı unsurlarını de tüketiciyi koruyan, hasta edebilecek her türlü yükten arındıran hususlar olarak düşünmek lazım.” dedi.
Ambalajlı besinin hijyenik şartlarda üretildiğini söyleyen Menlik, “Başta tüketicinin sonra hem etrafın hem kaynakların korunmasına asılda hizmet eden en değerli argümandır. Ne yazık ki pandemi üzere sonuçları ağır olan bir sebeple bunu öğrendik ancak tüketici baktığı vakit en muteber seçenek elbette ambalajlı besindir.” diye konuştu.
“ET VE SÜT ESERLERİNDE RİSK YÜKSEK”
Süt, süt eserleri ve et, et eserleri üzere hayvansal kökenli eserlerde koronavirüsün dışında da besin kaynaklı risklerin en ağır olduğu kategoriler olduğunu vurgulayan Menlik, “Çiğ süt sürece ölçüsüne baktığımız vakit sanayide gerileme görüyoruz, bunu kayıt dışı tüketime bağlıyoruz. Lakin tüketicinin bilhassa pandemi ekseninde yaşadığı tasalar, her şeyin ambalajlısını, korunaklısını aramasını da beraberinde getirdi.” tabirlerini kullandı.
“AMBALAJLI BESİN TÜKETİCİYİ KORUR”
En emniyetli seçenek olarak ambalajlı gıdayı işaret eden Menlik, “Hayvan hastalıkları bizim için her vakit risktir, bunun önünü ambalajı besin dışında diğer hiçbir bariyerle alamayız. Tüketiciyi koruyacak öbür argüman yok. İşletmelerde son derece yüksek hijyen standartları uygulanıyor. Kapalı devre üretim yapılıyor, hiçbir halde insan eli değmiyor. O yüzden en muteber seçenek bilhassa süt ve süt eserleri, et ve et eserlerinde ambalajlı eserdir.” dedi.
“AÇIKTA SATILAN ESERLER SON DERECE KORUNMASIZ”
İlknur Menlik, “Açıkta satılan eserler son derece korunmasız. Her türlü mikrobik bulaşmaya, patojene, bulaşa açık. Hayvanlardan insanlara bulaşan patojenleri hiçbir vakit atlamamak gerekiyor. O yüzden ambalajı yalnızca koronavirüs nedeniyle değil sıhhatimizi korumak için tercih etmeliyiz.” diye konuştu.
HAMİ KATKI HUSUSLARI
Ambalajlı besinlerdeki katkı unsurlarını kimsenin başına nazaran kullanmadığını vurgulayan Menlik, “Bunlar dünyada da regüle edilmiş eserler. İsmi üstünde ‘koruyucu’ katkı hususu. Yani onu kullanmamanız durumunda besinin bir biçimde bozulması kelam konusu. Makus mana yüklemek yerine tüketiciyi koruyan, son tüketim noktasında bizleri bir formda hasta edebilecek her türlü yükten arındıran unsurlar olarak düşünmek lazım. Ayrıyeten, uzun yıllardır yapılan bilimsel Ar-Ge çalışmalarıyla da son derece muteber olduklarını ortaya konulmuştur. Bilhassa ambalajlı besin üreticileri hem ülkemiz hem de memleketler arası mevzuatlar dışında bir üretim yapamaz. Bu besinler yalnızca ülkemizde tüketilmiyor 100’den fazla ülkeye de ihraç ediliyor. Bu eserlerin inançsız olduğunu tez etmek, haksızlıktır.” tabirlerini kullandı.
Ensonhaber
