Kilis’te, Suriye sonuna sıfır noktasındaki Oylum Höyük’te Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gaziantep Üniversitesi Kilis Valiliği ve Kilis Belediyesi iş birliğiyle başlatılan kazı çalışmalarına, 6’sı akademisyen olmak üzere 20 kişilik ekiple devam ediliyor.
Kazının başında bulunan Gaziantep Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Kısmı Lideri Profesör Atilla Engin, kazı çalışmalarıyla son yıllarda elde edilen buluntu ve bulguların, kesimin tarihini aydınlattığını söyledi.
YERIN EN UZUN SOLUKLU KAZI GIRIŞIMI
Oylum Höyük’teki çalışmaların Güneydoğu Anadolu Yeri’ndeki en uzun soluklu kazı girişimi olduğunu ve kazıların 30 yılı aşkın bir müddettir devam ettiğini anlatan Engin, yapılan çalışmalarla yüklü olarak Demir Çağı ve Tunç Çağları’na ilişkin yerleşim tabakalarını araştırdıklarını tabir etti.
MÜHÜR PRESLERI, ÇİVİYAZILI KİL TABLETLER…
Atilla Engin, höyükle ilgili şu haberleri verdi:
“Oylum Höyük, hem Güneydoğu Anadolu Nahiyesi’nin hem de Türkiye’nin değerli höyük yerleşimlerinden bir adedidir. Burada yaptığımız çalışmalarda, münhasıran Orta Tunç Çağı I periyoduna ilişkin, günümüzden yaklaşık 3900-3800 yılları arasına tarihlenen anıtsal bir saray yapısı ile Orta Tunç Çağı II (MÖ 1800-1600) ve Geç Tunç Çağı’na (MÖ 1600-1200) ilişkin kral mühür ve mühür presleri ile iki çiviyazılı kil tablet, Oylum Höyük’ün kıymetli bir idare merkezi olduğunu ortaya koymuştur. Bütün bunlar Oylum Höyük’ün en azından Tunç Çağları’nda (MÖ 3000-1200) büyük bir krallık merkezi olduğuna kuşku bırakmamıştır.”
Engin, mahsusen saray üzere anıtsal yapıların ortaya çıkarılması ve epigrafik yazılı evrakların bulunmasının son yıllarda Oylum Höyük’ü ortam tarihinde farklı ve değerli bir noktaya oturtmaya başladığını da aktardı.
“NUHAŞŞE’NİN KENTİ YA DA BAŞKENTİ”
Nahiyenin, Anadolu platosunun bittiği ve Suriye düzlüklerinin başladığı bir coğrafyada bölge aldığı için yerler arası geçiş noktası olduğunu söz eden Engin, “Oylum Höyük, kazıları, buluntu ve bulgularıyla Kilis Müzesi’nin zenginleşmesini sağladığı üzere yerin kültür tarihini de ortaya çıkaran çok kıymetli bir merkez. Bu bulgular ışığında, Oylum Höyük’ün, MÖ 3 bin yıldaki Ulisim/Ullis, MÖ 2 bin yılda Mısır dokümanlarında geçen Ullaza ve Hitit evraklarında Kuilzila ya da Ukulzat olarak geçen merkez olduğunu düşünüyoruz. Bu kent krallığı, yazılı evraklarda Nuhaşşe olarak geçen devletin bir kenti ya da başşehri niteliğinde olmalıdır.” diye konuştu.
ALAN, TARİHİ AÇIDAN GÜÇLÜ
Kilis Kültür ve Turizm Yöneticisi Cuma Özdemir de yapılan çalışmalarla nahiyenin geçmişteki en büyük yerleşkelerden biri olduğunun anlaşıldığını söyledi.
Kilis’in “Bereketi Hilal” coğrafyasının içerisinde bulunan bir kent olduğunu anlatan Özdemir, nahiyenin tarihi ve coğrafi açıdan güçlü bir alan olduğunu hatırlattı.
Özdemir, yaklaşık 30 yıldır devam edilen kazı çalışmalarıyla Kilis Müzesi’ne kıymetli eserler kazandırıldığını laflarına ekledi.
Ensonhaber
