ABD merkezli Hudson Enstitüsü’nde kıdemli uzmanı Michael Doran, Ankara ile Washington ortasında mümkün iş birliği bahislerini kıymetlendirdi.
Doran, bunlardan birinin Afganistan’da Kabil Hamid Karzai Havalimanı’nın inançlı bir biçimde işletilmesi olduğunu tabir etti.
“ABD-TÜRKİYE İŞ BİRLİĞİNİN OLUMLU TESİRİ OLUR”
ABD ile Türkiye’nin havalimanı konusunda iş birliği yapmasının, iki ülke ortasındaki bağlar üzerinde çok olumlu bir tesiri olacağını söyleyen Doran, şunları söyledi:
“Bunun daha geniş bağlantılar üzerinde son derece olumlu bir tesiri olacağını düşünüyorum ya da en azından ABD ve Türkiye ortasındaki askeri ilgiler üzerinde çok olumlu bir tesiri olacak ki bu da şu an için çok kıymetli.”
“TÜRKİYE İLE ÇALIŞILMALI”
Terör örgütü YPG’nin PKK’dan hiçbir farkının olmadığının altını çizen Amerikalı uzman, ABD Lideri Joe Biden’a tavsiyede bulundu.
Doran, Suriye’de hakikat sonuca varmak için direkt Türkiye ile çalışılması gerektiğini vurguladı.
“ÇOK GÜZELE İŞARET OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Doran, iki ülke ortasındaki askeri münasebetlerin tarihi açıdan alakaların temel taşı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“ABD, YPG’yi desteklemeye başladığından beri bu bağ hakikaten berbatlaştı ve güçlü askeri iş birliğine ne kadar süratli dönebilirsek her iki ülke için de o kadar iyi olacağını düşünüyorum. Türk idaresi ABD’nin (Afganistan’dan) geri çekildiğini lakin yeniden de orada çıkarları olduğunun farkında.
ABD de Türkiye’nin yapabileceği, öne çıkarabileceği ve ittifaka büyük katkı sağlayacak kimi yeteneklere sahip olduğunun farkında. Münasebetiyle bunun, Türkiye alakalarının geleceği için çok uyguna işaret olduğunu düşünüyorum.”
“ABD’NİN YPG/PKK İLE İLGİSİ…”
Doran, ABD’nin YPG/PKK terör örgütü ile iş birliğini bitirmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Şahsen ben her vakit YPG ile paydaşlığın son derece dar görüşlü ve açıkçası yanlış olduğunu düşündüm. Zira benim görüşüm YPG’nin PKK olduğu, Türkiye’nin yakın bir müttefik olduğu ve ABD’nin en yakın müttefikimizin en nefret edilen düşmanını desteklediği istikametinde.” değerlendirmesinde bulundu.
“YPG/PKK İLE İŞTİRAKİN HİÇBİR MANASI YOK”
Amerikan ordusunun YPG/PKK ile iştirakinin hiçbir manası olmadığını belirten Doran, “Sanırım ABD’de uzun vakittir bunun yanlışsız olmadığına dair artan bir farkındalık var.” sözünü kullandı.
Doran, ABD’nin kendi kendini bu pozisyona getirdiğini tabir ederek, “Bana kalsa YPG ile olan ilgiyi keser ve Suriye’de yanlışsız sonuca ulaşmak için direkt Türklerle çalışırdım.” dedi.
“OBAMA SİNSİ BİR HALDE…”
Washington idaresinin terör örgütü YPG/PKK’ya muhtaçlıkları olduğunu ileri sürerek alaka kurması lakin bu münasebetin bir noktada, ele geçirilen toprakları yönetmeye kadar varan stratejik bir iştirake dönüşmeye başlaması konusunda ABD’yi bu noktaya getiren şeyi Michael Doran, eski ABD Lideri Barack Obama’nın İran siyaseti olarak yorumladı.
Doran “Bunu anlamanız için Obama idaresinin stratejik zihniyetini anlamalısınız. Obama idaresi, Amerikan halkına belirli etmeden sinsi bir halde, ABD’yi Orta Doğu’da İran’la birebir çizgiye getiriyordu. Esad’a karşı olan muhalefeti desteklemek istemedi zira Esad İran’ın en yakın müttefikiydi.” tabirlerine yer verdi.
Obama’nın ayrıyeten Amerikan kamuoyuna karşı DEAŞ ile çaba etmek zorunda hissettiğini belirten Doran fakat bunu İran’la kurulan alakayı zedelemeden nasıl yapacağı konusunda bir yol bulmaya çalıştığını kaydetti.
“WASHINGTON’DA HALA BİRÇOK KİŞİ BUNU ANLAMIYOR”
Doran, Obama idaresinin YPG ile birebir çizgiye gelmesini şöyle açıkladı:
“Bu örgütü (DEAŞ) bitirmek için Türklerle çalışsaydı, Esad’a muhalif olanları güçlendirecekti, bunu istemiyordu. Öteki taraftan, Ruslarla da iyi geçinmek istedi. Muhaliflerle çalışsaydı Rusların elini zayıflatmış olurdu ve bu da İran nükleer mutabakatını imkansız kılardı. İranlılar da bunu kendilerine karşı atılmış bir adım olarak görürdü. Yani değişen dengeyi kendi aleyhine görürdü. Elde kalan yol, YPG ile çalışmaktı. Zira tarihî olarak PKK’nın Ruslarla bağlantıları vardı. İran ile de ortası berbat değildi. Esad ile de süreksiz bir muahedesi vardı.
Esad, tüm güçlerini batıya kaydırmak zorunda olduğunu ve bunun ülkenin doğusunda bir güç boşluğu oluşturacağının farkındaydı. O boşluğu kim dolduracaktı? Türkiye. Türkiye’nin o boşluğu doldurmasını istemedi. Bu yüzden Esad, YPG/PKK’yı sevmediği halde Türklerin oraya girmesine karşı onlarla (YPG/PKKK) yola gitmeyi tercih etti. ABD de bu durumu benimsedi. Bunu açıkça tabir etmediler lakin yaptılar ve Washington’da hala birçok kişi bunu anlamıyor.”
“BIDEN’IN TÜRKİYE İLE ÇALIŞMASI GEREKİR”
İran takviyeli güçlerin Irak ve Suriye’de ABD güçlerine saldırdığı halde Joe Biden idaresinin, İran ile nükleer mutabakata dönmeye çalıştığı konusundaki çelişkinin ortada olduğunu vurgulayan Doran, şöyle dedi:
“Biden idaresinin, Ortak Kapsamlı Hareket Planı (İran nükleer anlaşması) üzerinde İran’la bir mutabakata varmaya çalıştığı sırada, Amerikalılar, İhtilal Muhafızları’nın denetimi altındaki İran dayanaklı güçler tarafından direkt akın altındalar. Açık olalım. Yani bu hiç mantıklı değil.
Bu rejimin ABD ile bir mutabakat imzalayacağına inanmak hayal eseri. Bu yüzden yapılacak gerçek şey, müttefikimiz, dünyanın o bölgesini istikrara kavuşturmak için stratejik sorunlarda yarım asırlık iş birliğine sahip olduğumuz Türkiye ile çalışmaktır.”
“İSRAİL GAZINI YUNANİSTAN ÜZERİNDEN AVRUPA’YA GÖTÜRMEK FANTEZİ”
Doran, ABD idarelerinin Doğu Akdeniz konusundaki tavırlarını da eleştirdi. ABD’nin rolünün Akdeniz’de orta buluculuk olması gerektiğine işaret eden Doran, iki ülke ortasında bir orta yolun bulunması gerektiğini belirtti.
Doran, İsrail ile Yunanistan’ın, Avrupa’ya gaz transferi için paydaşlık yapmasını fantezi olarak yorumlayarak, “İsrail gazının yani Doğu Akdeniz gazının Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gitmesinin ticari olarak uygun bir yolu yok. Bu bir fantezi. Ticari olarak uygun rota Türkiye’den geçiyor.” dedi.
Doran, Doğu Akdeniz’deki gazı Türkiye, İsrail ve Yunanistan ortasında paylaşmak konusunda bir mutabakat olmasının, bölgedeki herkesin faydasına olacağını tabir etti.
Ensonhaber
