Servet’i Fünun periyodu ve ve Türk edebiyatının romantik muharriri Mehmet Rauf’un zımnî kalmış öyküleri titiz bir araştırmanın sonucunda Can Yayınları tarafından yayınlandı.
Biribirinden hoş hikayelerin olacağı seçkide kitapseverler hikayeye doyacak. Müellifin hikayeleri günümüz Türkçesine uyarlanarak sadeleştirildi.
ÜÇ HIKAYE
Mehmet Rauf’un ikinci hikaye kitabı olan ve birinci olarak 1909’da yayımlanan Âşıkane, Summer Palace’ta Bir Dans Yarışması, Serap ve Garam-ı Şebab isimli üç hikayeden oluşuyor.
MÜŞAHEDE VE ANALIZ YETENEĞİ
Muharririn öteki metinlerinde de sıkça görülen flört, aşk, evlilik üzere mevzuların işlendiği bu hikayelerde, Mehmet Rauf’un müşahede ve analiz konusunda ne kadar usta bir muharrir olduğu bir defa daha görülüyor.
SERAP SERAP…
“Ah, ne oldu, artık bu emeller neredeydi? Bütün bu emellerin yerine yalnız berbat bir hayat hakikati, bütün renksizliğiyle, bütün manasızlığıyla yerleşmişti. Lakin bu gençlik, bütün bu emellere bu kadar süs bahşeden bu sihirli gençlik ne olmuştu? O vakit boynunu bükerek bütün bu parlak hülyaları, bütün süper emelleri doğuran gençliğin sadece bir palavradan ibaret olduğunu tasdik ediyordu: Serap, serap…”
İNTİZAR
19. yüzyılın sonunda yazılan bu öykülere erkeklerin bayanlar hakkındaki kanıları, aşka dair telaffuzları ve hayatta bayanlar ile erkeklerin oynadıkları rolün tesiri üzere temalar girer.
Mehmet Rauf edebiyatının genel özelliklerini oluşturan bu ögeler muharririn üslubunu da etkilemiş, aşk, bayan ve bunlarla birlikte kanılara dalan erkeğin iç muhasebeleri tabiatı da içine katan benzetmelerle süslenmiştir.
Ensonhaber
