Koronavirüsün bulaş riskini tek başına engelleyebilecek yahut tedavi edebilecek rastgele bir besin olmadığını tabir eden Medicana Avcılar Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Havva Kılınç, bağışıklık sisteminin güçlü olmasının ehemmiyetine dikkat çekti. Güçlü bağışıklık beslenme sistem, fizikî aktivite ve sistemli uyku ile mümkün diyen Dyt. Havva Kılınç, koronavirüs sürecinde oruç ve beslenme hakkında bilgi verdi.
“SAHUR VE İFTARDA BESİN ÇEŞİTLİLİĞİNE DEĞER VERİLMELİ”
Ramazan ayında oruç tutarken tıpkı vakitte koronavirüs ile gayret edilmesi gerektiğini anlatan Dyt. Havva Kılınç, şunları söyledi: “Ramazan ayı mühletince bağışıklık sistemini güçlü tutup bedenin koronavirüse karşı daha dirençli olabilmesi için beslenmede dikkat edilmesi gereken değerli noktalar var. Sahur ve iftardaki menü içeriği, iftardan sahura kadar olan vakit aralığında sıvı ve gerçek besin tercihleri yapmak değerlidir. Öğün içerikleri, her türlü besin kümesini (sebze, meyve, tahıl, et, yumurta, kurubaklagil, süt ve ürünleri) kâfi ölçüde içermelidir. Günlük olarak ihtiyaç duyulan protein, güç, vitamin ve mineral ölçüleri Ramazan ayı müddetince değişmez. Bu nedenle bu periyotta de tüm besin kümelerinde yer alan besinlerin tüketimine ihtimam gösterilmelidir. Böylelikle koronavirüse karşı bağışıklık sistemi güçlü tutulur. Düşük fizikî aktivite ile tutulan oruç hem uzun süren açlık hem de susuzluk nedeniyle bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına neden olur. Kabızlık sorunu yaşamamak ismine, sahur ve iftarda çiğ zerzevat, meyve tüketilmeli, haftada 2-3 gün iftarda kurubaklagil (mercimek, nohut, kuru fasulye, barbunya) ve zeytinyağlı zerzevat yemekleri yapılmalıdır.”
“MİNİMUM 2 LİTRE SU İÇİLMELİ”
‘İftar ve sahur ortasında en az 2 litre su tüketmeye ihtimam gösterilmeli’ diyen Dyt. Havva Kılınç, “Ramazan’da en kıymetli kurallardan biri sahur yapmak. Öğününüze ekleyeceğiniz en kıymetli besin birebir vakitte iyi sindirilebilen protein olan yumurta. Uzun müddet aç kalmak iştahı ve doyma eşiğini artıracağından, genelde tüketilenden çok fazla ölçüde besin, süratle tüketilmektedir. Bu nedenle besinleri tez etmeden iyice çiğneyerek tüketmek, başta beden tartısını denetim edeceğinden sıhhat üzerinde olumlu tesirler gösterir. İftarı iki öğün üzere değerlendirebilirsiniz. İftar sonrası 15-20 dakika beklemeniz hem midenizin hazmı hem de denetimli beslenme açısından değerli. Metabolizma yavaşlamasından kaçınmak için iftardan 1-2 saat sonra orta öğün yapılmalı. Güçlü antioksidan içerikleriyle bağışıklıkta değerli role sahip meyveye uygun porsiyonda yer verilmelidir. İftardan sonra yapacağınız 30-45 dakikalık hafif tempolu yürüyüşlere vakit ayırılmalıdır” sözlerini kullandı.
“YEMEKLER ÇOK YAĞLI OLMAMALI”
Dyt. Kılınç, “Yemeklerin hazırlanmasında çok yağ kullanılmamalı ve yağlı besinler tüketilmemeli. Ramazan ayı boyunca klâsik yiyeceklerin tüketimi arttığı için, kolesterol tarafından güçlü olan kırmızı et, tereyağı ve sakatat tüketimi artmakta ve tavuk, balık üzere beyaz et tüketimi ise azalmaktadır. Bu nedenle, öncelikle kalp- damar hastalığı olan bireyler başta olmak üzere bireyler, kolesterol ve doymuş yağ tüketimine dikkat etmeliler. Bunların yerine hazmı kolay, mide- bağırsak sisteminde uzun mühlet kalabilen posa içeren zerzevat, meyve ve tahıllı ekmek tercih edilmeli, yemeklerin hazırlanmasında kızartma formülünden kaçınılmalıdır. Çok tatlı tüketiminden kaçınılmalıdır. Tatlı olarak mümkün olduğunca şerbetli tatlılar yerine meyve ve sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Bu unsurlara dikkat ettiğiniz noktada hem kilo denetimine takviye sağlamış hem de bağışıklık sisteminizin düşmesine mahzur olmuş olursunuz” değerlendirmesinde bulundu.
Ensonhaber
