Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) iş birliğinde İstanbul’da 1 hafta geçiren Bosna Hersekli küme, hem tarihi ve turistik yerleri görme imkanı buldu hem de salgın önlemlerini yerinde inceledi.
Seyahat dönüşü deneyimlerini anlatan üretimci Ajdin Hasanic, Türkiye’de kaldığı müddette “güvende olma” hissini ağır hissettiğini belirterek, karşılaştığı insanların neredeyse tamamının yanında dezenfektan taşıdığını ve herkesin önlemlere uyduğunu anlattı.
“YENİDEN GELMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUM”
Hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağından turistlerin muaf tutulduğunu anımsatan Hasanic, İstanbul’un tarihi hoşluklarına hayran kaldığını ve tekrar gelmek için sabırsızlandığını söyledi.
Gazeteci Merima Custovic ise Türkiye’nin salgınla çabayı son derece ciddiye alan birkaç ülkeden biri olduğunu belirterek, İstanbul’un her köşesinde inançlı hissettiğini belirtti.
“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BU TÜRLÜ SAMİMİYET YOK”
Türk beşerinin misafirperverliği karşısında ise bir anlığına da olsa salgın, maske ve aralığın unutulduğunu söyleyen Custovic, “Sanırım dünyanın hiçbir yerinde bu türlü samimiyet yok. İstanbul’da bazen maske taşıdığımı bile unuttum, çünkü kent sizi o denli bir yere götürüyor ki kendinizi masalsı bir dünyada hissediyorsunuz.” dedi.
Custovic, sokağa çıkma yasağı sırasında ise İstanbul’u en saf haliyle görme imkanı da bulduklarını tabir ederek, “İstanbul bizi anne kucağı üzere karşıladı. Bir insanın kendini en inançta hissettiği yer anne kucağıdır. Yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin her kentinin ziyaret edilmesi gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.
“SEYAHAT GÜVENLİĞİNDE BAŞKAN BİR ÜLKE”
Gazeteci Tahir Zustra da salgın ortamında inançlı turizm imkanı sunan Türkiye’nin kesinlikle görülmesi gereken bir ülke olduğunu belirterek, “Hayat standartlarımızın değiştiği günlerde Türkiye üzere seyahat güvenliğinde önder bir ülkenin varlığını hissetmek çok hoş.” dedi.
İstanbul’un tarihi hoşluklarının yanı sıra uygulanan salgın önlemlerine hayran kaldığını anlatan Zustra, “İstanbul’a birinci gidişim değildi, fakat İstanbul o denli bir kent ki her gittiğinizde birinci kere gelmiş üzere hissediyorsunuz.” sözlerini kullandı.
“İLK VERİLEN MASKE VE DEZENFEKTAN OLDU”
Gazeteci Marina Misic ise salgın durumu nedeniyle seyahat yapma noktasında birinci başta kaygılı olduğunu belirterek, “Uçağa girdiğim andan itibaren bütün kaygım kayboldu. Bana birinci verilen maske ve dezenfektan oldu. O an anladım ki Türkiye bizim inançta hissetmemiz için her şeyi düşünmüştü.” dedi.
İstanbul’un “zamansız bir kent” olduğunu söyleyen Misic, “Dünya bir kent olsaydı, başşehri İstanbul olurdu. Türk halkının, hükümetin aldığı salgın önlemlerine uymak için gösterdiği özveri beni epey etkiledi. Salgının önlenmesi için herkes birlik olmuştu.” diye konuştu.
“BÜYÜLENDİM”
Gazetecilerle birlikte İstanbul’u ziyaret eden “Bosna Hersek’in en güçlü adamı” olarak bilinen sportmen Nedzmin Ambeskovic de Türkiye’ye birinci defa geldiğini aktararak, “İstanbul Havalimanı’na iner inmez büyülendim. Bosna Hersek’ten geldiğimizi duyduklarında Türk halkı daha bir keyifli oluyor.” dedi.
Salgın nedeniyle seyahat yapmakta kaygılı olan herkesin İstanbul’a kesinlikle gelmesi davetinde bulunan Ambeskovic, “Önümüzdeki aylarda ailemle de gideceğim. Her adımda inançlı hissediyorsunuz orada.” diye konuştu.
“HEMEN UYARILIYORSUNUZ”
Ambeskovic, İstanbul’da karşılaştığı herkesin salgın konusunda son derece disiplinli olduğunu vurgulayarak, “Mesela maskenizi mi unuttunuz, daha bir adım atmadan uyarılıyorsunuz. Bu da evvel kendimizi ve etrafımızdakileri düşünmemiz gerektiğinin en hoş işareti.” dedi.
Ensonhaber
