Türkiye genelinde, hafta içi saat 21.00’de başlayan sokağa çıkma kısıtlaması öncesi trafik yoğunluğu yaşanıyor.
Vatandaşların koronavirüs riski nedeniyle toplu taşıma araçlarını kullanmaktan çekinerek özel araçlarıyla trafiğe çıkması da yoğunluğa sebep oluyor.
“GÜN İÇİNDEKİ YOĞUNLUK YÜZDE 60’LARA ULAŞTI”
Son 5 yılda yaptıkları araştırmalara nazaran kışın trafikte daha fazla artış yaşandığını anlatan Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yücelen, “Önceki periyotta beşerler trafikte 1 saatin yaklaşık 20-30 dakikasını kaybederken bu müddet kış aylarında 40 dakikaya kadar çıktı. Lakin bu kış devrinin kendine has özellikleri var. Farklı dinamikler gözlemlemeye başladık. Olağanda sabah ve akşam saatlerinde görülen trafik yoğunluğuna ek olarak gün içinde de olağanda yüzde 20’lerde olan trafik yoğunluğunun birtakım ana arterlerde yüzde 60’lara ulaştığını gördük. İçinde bulunduğumuz pandemi periyodundan ötürü bunun da kendine has nedenleri var” dedi.
“TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI KULLANILMIYOR”
İnsanların bu süreçte kendi özel araçlarıyla daha fazla vakit geçirdiğini belirten Murat Yücelen, “Bu süreçte toplu taşıma araçlarından kaçınma kelam konusu oldu. Hafta sonu ve geceleri olan kısıtlamalar nedeniyle beşerler işlerini belirli saatlere sıkıştırmak durumunda kaldı. Aşikâr yaş kümelerindeki bireylerin kimi saat aralıklarında müsaadeli olmaları ise gün içinde trafik yoğunluğuna neden olan bir başka etmen oldu. Geçmiş kış aylarında akşamları iş çıkışı saatte 24-27 kilometrelere düşen suratın, bu kış ayında (aralıktan itibaren) 13-14 kilometreye kadar gerilediğini gözlemledik. Akşam saatlerinde neredeyse yarı yarıya bir yavaşlama kelam konusu” diye konuştu.
“EGZOZDAN ÇIKAN KİMYASALLAR KANSER RİSKİ OLUŞTURUYOR”
Trafikte araçların egzozlarından çıkan ağır metallerin; bilhassa kurşun, arsenik ve sülfür üzere kanserojen unsurların hayli ağır bir biçimde salındığını hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Seha Akduman, “Bu kanserojen ağır metallerin uzun müddetli solunmasıyla kanser riskinin arttığını biliyoruz. Pekala en çok hangi kanser çeşidi artıyor dersek birinci sırada akciğer kanseri yer alır. Uzun yıllar yapılan çalışmalar bilhassa trafik memurlarında bu unsurların tesirlerini gösterdiğine yönelik. Günümüzde yapılan çalışmalar da tekrar bunu dayanaklar niteliktedir. Egzozlardan açığa çıkan kimyasalların her biri için tek tek ispatlanmış akciğer kanser riski olduğunu biliyoruz. Biz bunların toplamına uzun müddet maruz kalındığında kanser riskinin artacağını söylüyoruz” sözlerini kullandı.
Araç içindeyken ziyanlı gazlara maruziyetimizi en aza indirmek için otomobilin dışardan havalanmasını sonlandırıp bunun içerden sağlamasını öneren Seha Akduman, “Dışarıdan alınacak havanın filtrelenerek araç içine verilmesini sağlamak ve klimaların filtrelerinin tertipli paklık ve bakımı epeyce değer kazanmakta” dedi.
“TRAFİK SAKİNLEŞTİĞİNDE KONUTLAR HAVALANDIRILMALI”
Akduman, konutları trafiğin ağır olduğu noktalara yakın olan şahıslara de şu ikazlarda bulundu:
“Astım ve KOAH hastalarına kesinlikle yürüyüş antrenmanı öneriyoruz. Önerdiğimiz antrenmanlar kanserojen risk barındırdığı ve teneffüs kanserlerini tetiklediğinden trafikten uzak alanlarda yapılmalı. Bilhassa park, bahçe ve kıyılarda bu yürüyüşlerin yapılmasını öneriyoruz. Meskenleri trafiğin ağır olduğu yerlerde yaşayan şahıslar ise meskenlerinin havalandırmasını trafik saatlerinin sakin olduğu vakitlerde yapmalıdır. Değiştirilebiliyorsa trafik yükünün hafif olduğu alanlara taşınmalarının kıymetli olduğunu vurgulamak isterim.
Akciğeri gelişmekte olan çocuk, bebek ya da ergenler için de kelam konusu olan şey ağır metal ve kanserojen unsurların solunmamasıdır. Gelişmekte olan akciğerler ağır kanserojen hususlara maruz kaldığında bu çocukların hem alerjiye yatkınlıkları artıyor hem kanserojen maruziyetleri artıyor. Bu çocukların akciğer gelişimi bu çeşit unsurlara maruz kalmayan çocuklara nazaran bir ölçü düşük olacaktır.”
Ensonhaber
