İngiliz basını, Ermenistan-Azerbaycan ortasında yapılan Dağlık Karabağ mutabakatına geniş yer verdi.
Yalnızca haber değil, tıpkı vakitte köşe yazısı olarak da ele alınan mevzuda, Türkiye’nin rolüne dikkat çekildi.
Telegraph gazetesinde “Azerbaycan-Ermenistan savaşının en büyük galibi Türkiye” başlıklı tahlile yer verildi.
“SAVAŞI TÜRKİYE KAZANDI”
Ermenistan’ın “aşağılayıcı” barış mutabakatını kabul etmekten öbür dermanı kalmadığı yorumu yapılan tahlilde, “Kremlin, Ermenistan ile Azerbaycan ortasında Dağlık Karabağ’daki 6 haftalık çatışmayı sona erdiren mutabakatla Güney Kafkasya’da barışı sağlamış olabilir lakin savaşı Türkiye kazandı.” sözü kullanıldı.
“GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN TAKVİYESİ DENGEYİ AZERBAYCAN LEHİNE ÇEVİRDİ”
1994’teki ateşkesin akabinde taraflar ortasında çatışmaların orta sıra alevlendiği, Bakü’nün bu çatışmalarda çok az muvaffakiyet elde ettiği belirtilen metinde, güçlü Türk siyasi takviyesi, son teknoloji insansız hava araçları ve tecrübeli Türk askeri tavsiyelerinin dengeyi Azerbaycan lehine değiştirdiği vurgulandı.
“Aradaki farkı Türkiye yarattı ve artık siyasi mükafatını alacak.” yorumu yapılan tahlilde, Ermenistan ve Başbakan Nikol Paşinyan’ın en büyük mağluplar olduğu kaydedildi.
“RUSYA, TÜRKİYE’NİN DAYANAĞINA GEREKSİNİM DUYDU”
Savaşın Rusya’nın Güney Kafkasya’da hareket alanının hudutlu olduğunu da ortaya koyduğu, bölgede istikrarı sağlamak için Türkiye’nin takviyesine gereksinim duyduğu kaydedilen tahlilde, daha evvelki iki ateşkes teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlandığı vurgulandı.
ABD’nin aracılık ettiği ateşkesin daha mürekkebi kurumadan bozulduğu anımsatılan metinde, “Koronavirüs, terörist akınlar ve ABD’deki başkanlık seçiminin dikkatini dağıttığı Batı, bu eski Sovyet bölgesindeki savaşın kıymetini gözden kaçırdı.” değerlendirmesine yer verildi.
Times gazetesinin baş köşe yazısında da Dağlık Karabağ’daki savaşın sona ermesinin barışçıl olmadığı, Ermeni göstericilerin bir “teslimiyet” manasına gelen barış mutabakatı haberini protesto etmek için hükümet binalarını bastığı aktarıldı.
“SONUÇ KAÇINILMAZDI”
“Sonuç, bölge siyasetinde belirleyici rol oynama niyetinin sinyalini veren Türkiye’nin Azerbaycan lehine kuvvetli müdahalesinin akabinde kaçınılmazdı.” sözüne yer verilen yazıda, muahedenin, “Güney Kafkasya haritasının kalıcı ve kapsamlı biçimde tekrar çizilmesine giden bir yola işaret ettiği” değerlendirmesi yapıldı.
Metinde, Rusya’nın Ermeniler için her şeyi ortaya koymama kararının, Türkiye’nin gelecek yıllarda bölgedeki belirleyici rolünü sabit kıldığı yorumu yapıldı.
“GİDEREK KENDİNE DAHA FAZLA GÜVENEN BİR TÜRK VARLIĞI”
Gazetedeki öteki bir yazıda da “Rusya, Dağlık Karabağ’ı klasik tesir alanının modülü olarak görse de ‘yakın çevre’ olarak isimlendirdiği yerde, giderek kendine daha fazla güvenen bir Türk varlığıyla uğraş etmek zorunda kaldı. Türkiye, Azerbaycan’ı hem savaş alanında hem de savaş alanı dışında destekleme ahdinde bulundu. Moskova, Türkiye takviyeli Azerbaycan ile askeri bir çatışmaya pek istekli değildi.” sözü kullanıldı.
“MİNKS KÜMESİ ARTIK YOK”
Guardian gazetesi de mevzuya ait “Dağlık Karabağ barış muahedesi, bölgesel jeopolitiği tekrar şekillendiriyor” başlıklı habere yer verdi. Rusya ve Türkiye’nin nüfuzunu artırırken Batılı güçlerin bir kenara itildiği değerlendirmesi yapılan haberde, “Analistler, Rusya’nın Dağlık Karabağ’daki ateşkes muahedesi, hem Moskova’yı hem de Ankara’yı Güney Kafkasya’da otoriteyi belirleyen ülkeler olarak güçlendirdiğini belirtiyor.” sözüne yer verildi.
“Kremlin’e yakın tesirli bir siyasi uzman” olarak nitelenen Fyodor Lukyanov’un da Türkiye’yi “denklemin kıymetli bir parçası” olarak kıymetlendirerek “Minsk Kümesi artık yok.” dediği aktarıldı.
Ayrıyeten Azerbaycan ile Türkiye hududundaki Nahçıvan ortasında direkt koridor açılmasının da Türkiye’yi Azerbaycan’a bağlayacağı belirtildi.
Ensonhaber
