Kolombiya ve dünya edebiyatının güçlü müelliflerinden Gabriel Garcia Marouez’in Kırmızı Pazartesi romanı işlenen namus cinayetini etkileyici bir üslupla anlatıyor.
6 Nisan 1927 yılında Kolombiya’da dünyaya gelen dev müellif Marouez, dünya edebiyatının en kıymetli kalemleri ortasındadır. Kırmızı Pazartesi 1987 yılında yönetmen Francesco Rosi tarafından sinemaya uyarlandı.
BÜYÜLÜ VE GERÇEKLİK AKIMI
Muharrir, büyülü gerçeklik akımın önde gelen temsilcilerindendir. Uzun müddet gazetecilik yapan muharrir, hikaye yazmaya 1940’lı yıllarda yazmaya başladı. 1955’te birinci kitabı Yaprak Fırtınası yayımlandı.
Bunu daha sonra öbür değerli yapıtları olan Yüzyıllık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk, Albaya Mektup Yok, Benim Hüzünlü Orospularım, ve anılarından oluşan Anlatmak İçin Yaşamak kitapları izledi.
Bu kitaplar dışında pek çok eser kaleme alan müellif, düş ve gerçeklik olgularını bir ortada işlemesiyle bilinir.
Marouez, 17 Nisan 2014’te 87 yaşında hayata veda etti. Ardında binlerce okura ulaşan romanlarını, öykülerini, denemelerini ve anılarını bırakarak.
Sayfa: 111
NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLLÜ MÜELLİF
Kırmızı Pazartesi kısa ve etkileyici romanıyla 1982 yılında Nobel Edebiyat Mükafatı kazanan Marouez’in bu romanı yayımlandığında edebiyat etraflarında ve okurlar tarafından büyük beğeni kazandı.
1981’de yayımlanan Kırmızı Pazartesi, müellifin yedinci romanıdır. Marouez, çocukluğunda tesirinde kaldığı olayları, masalları, efsaneleri sayfalarında nakış üzere işlemiştir.
KİTABIN İLHAM KAYNAĞİ
Kırmızı Pazartesi de muharrir, çocukken kasabada işleyen bir cinayetten yola çıkarak yazmıştır. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın namus problemi için cinayete kurban gitmesini mevzu edinen roman, Marouez’in ününe ün katan dünya edebiyatına mal olmuş bedelli bir yapıttır.
Pablo ve Pedro kardeşler cinayet için hazırlık yaparken
NAMUS VE ETİK KIYMETLER
İşleneceğini herkesin bildiği ancak kimsenin mahzur olmak için kılını bile kıpırdamadığı roman, toplumsal tenkitler taşıyor.
Angela Vicario, kasabaya yeni taşınan ve herkes tarafından gizemli, tehlikeli bir adam olarak gördüğü Bayardo San Roman ile güçlü olduğu için kardeşleri Pablo ve Pedro’unda telkiniyle evlenir.
Muharrir gabrile Garcia Marouez
CİNAYETİN BİRİNCİ ADIMI
Esasen romanı açtığınızda çabucak birinci sayfalarda bu düğünden ve evlilikten bahseder.
Büyük bir şölenle dünya konutuna giren Angela ve Bayardo, mutluluğa adım atarken Bayardo gerdek gecesinde Angela’nın bakire olmadığını görür. Bu birebir vakitte işlenecek cinayetin de birinci adımı olur.
Bunun üzerine Angela’nın kardeşlerine haber veren Bayardo, kızı meskenine yollar ve memnunlukları çok kısa sürer. Marouez, namus ve etik bedeller çerçevesinde okurlarını sorgulamaya itiyor.
Santiago katillerinden kaçarken
HERKESİN BİLDİĞİ BİR CİNAYET
Angela’nın neden meskene geldiğini kendisine soran kardeşleri gerçeği öğrenince bunun kimin yaptığını sorarlar. Santiago Nasar karşılığını aldıklarında onu öldürmeye karar verirler.
Kasabada kısa müddette yayılan namus için işlenecek cinayetten çabucak herkesin haberi vardır. Pablo ve Pedro kardeşler ellerine palalar, bıçaklar alarak Santiago Nasar’ı kasaba meydanında beklemeye başlarlar.
Belediye Liderinin engelleme teşebbüslerine karşın Nasar’ı öldürmeye karar veren kardeşleri durduran hiçbir güçlü irade yoktur. Bütün kasaba halkı işlenecek cinayeti beklemeye başlar.
Kapıya yaklaştığı sırada bıçaklanan Santiago
“BENİ ÖLDÜRDÜLER”
Pazartesi günü başpikosun kasabaya geleceğini bilen Nasar en hoş kıyafetlerini giyerek piskoposu karşılayanlar ortasında yerini alır. Nasar, kendisini adım adım takip eden katillerinden habersizdir elbette.
Santiago için sıradan, katilleri için ise değerli bir gün olan pazartesi günü artık her şeyin bitiş noktasıdır. Santiago Nasar’ı takip eden Pablo ve Pedro kardeşler Nasar’ı meskenine gerçek hakikat koşturduğunu görünce büyük bir süratle takip ederler.
Nasar’ı tam meskene gireceği sırada bıçak darbeleriyle ölümcül yerlerine saplarlar. Nasar kanlar içinde, teyzesi olan Wene’nin kapısını çalar.
Yeğeninin kanlar içinde nazaran halası,
“Santiago yavrum, neyin var?” diye sorar.
Santiago Nasar’ın son kelamları ise,
“Wene hala beni öldürdüler” olur.
Çağdaş dünya edebiyatının değerli yapıtlarından sayılan Kırmızı Pazartesi’yi kesinlikle okuyun.
Ergül Tosun
Kitap sayfası için bağlantı:
Ensonhaber
