Çocuğunuzun günlük gereksinimi olan besinleri alıp almadığı bütün ebeveynlerin ortak meselesidir. Çocuklarda yeme bozukluğunu birçok faktör etkiliyor olabilir. Bilhassa en başından beri yemek saatlerindeki düzensizlikler bu durumu tetikleyen faktörlerin en kıymetlilerinden bir tanesi. Yemek saatlerini çocukların biyolojik saatlerine nazaran ayarlamakta yarar olduğunu söyleyen Psikolog, Aile ve Evlilik Müşavere ve Cinsel Danışmanı Begüm Özkaya, ebeveynlere tekliflerde bulundu.
İŞTAHSIZLIK, FİZİKÎ BİR SIKINTIDAN KAYNAKLANABİLİR
Uzman Psikolog Özkaya, “Sofraya oturmadan evvel çocuğunuzla oyun oynayın. Oyun sayesinde neşelenen çocuk yemekten daha fazla keyif almaya başlar. Çocukların gelişimleri için çok yemesi değil, sağlıklı ve istikrarlı beslenmesi kafidir. Çocuklar, daha bebeklik periyotlarından başlayarak, yemek yiyerek yahut yemeyerek ailelerini kontrol altında tutabileceklerini fark ederler. Yemek yeme saatlerinde işleri zorlaştırarak, ailelerin dikkatini kendilerine çekebilirler, kızgın oldukları anne yahut babaya eziyet çektirebilirler” dedi.
Psikolog Begüm Özkaya, sözlerini kullandı.
“YEMEK SAATLERİNİ ÇOCUKLARINIZA NAZARAN AYARLAYIN”
Uzman Psikolog Özkaya, “Çocukların çok yorgun ve uykulu oldukları vakit iştahları olmadığı için yemek saatlerini ona nazaran düzenlemek gerekmektedir. Sofraya oturmadan evvel çocuğunuzla oyun oynayın. Oyun sayesinde neşelenen çocuk yemekten daha fazla keyif almaya başlar. Yemek ortalarında çocuğunuza şeker, çikolata, pasta, meyve suyu üzere şekerli yiyecek ve içecekleri katiyen vermeyin.”
İştahsız çocukları için anne ve babalar ne yapmalı “Öncelikle çocuğunuzun sağlıklı gelişmesi için çok yemesi gerekmez, istikrarlı beslenmesi kâfi olacaktır. Çocuklar anlatılanı değil, gördüğünü taklit eder. Bu yüzden anne-baba ve bakıcı üzere çocuğun bakımından sorumlu şahısların kendi beslenme davranışlarına dikkat etmeleri gerekmektedir’’ dedi.
“ÇOCUK YEMEĞİNİ SESSİZ BİR ORTAMDA YEMELİ”
Psikolog Begüm Özkaya, çocuğun yemeğini televizyon olmayan sessiz bir odada yemesinin iyi olacağını belirterek, “Çocuğunuzu başkalarıyla karşılaştırmayın, her bünyenin ihtiyacı ve büyüme suratı farklıdır. Çocuğunuzu hiçbir mevzuda diğerleri ile kıyaslamayın Aç olan çocuk eninde sonunda yemek ister, onun kendinin aç olduğunu fark etmesine müsaade verin. ‘Şunu yer misin, bundan da ister misin, tahminen bunu seversin’ üzere sorulardan uzak durun. Yemek sofrada yenir, elinizde tabak oda oda dolaşmayın. Çocuğunuz yemek vaktinde mama iskemlesine yahut sandalyede oturarak ve aile sofrasına katılarak yemek yemenin toplumsal bir olay olduğunu görerek öğrenmelidir. Yemeği televizyon olmayan, dikkatinin dağılmayacağı sessiz bir ortamda yedirin, vaktinin hoş geçmesine ihtimam gösterin. Bir müzik ya da masalla bu süreci neşelendirebilirsiniz. Çocuğunuza yemeğini yemesi için kâfi vakit verin; lakin bu müddet yarım saatten fazla olmamalıdır. Yalnızca öğününde yemek teklif edin, yemek ortalarında atıştırmalarına müsaade vermeyin, esasen küçük olan mideleri çabuk doyuran bu abur cuburlarla dolacak, açlık hissi ortadan kalkacaktır. Çocuklar 1,5 yaşından sonra çatal kaşık kullanabilirler, münasebetiyle bu yaştan sonra kendi kendine yemesini desteklemek için kaşığı ağzına vermektense eline verip, yemesini bekleyin. Tabağı tepeleme doldurmak imaj açısından itici gelebileceği için porsiyonları ufak tutun” biçiminde konuştu.
Ensonhaber
