Sıhhat Bakanlığı Koronavirüs Bilim Şurası Üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, 1 Haziran’dan sonra olağanlaşma süreciyle birlikte hadise artışlarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
“DÜĞÜNLER VE TAZİYELERDE KURALLARA DİKKAT YOK”
Prof. Dr. Tezer, “Neticede 1500’lü sayıları görsek de düşüş oldu; lakin tekrar 1300’lü sayılara geldik. Bunun birçok sebebi var. Türkiye’de toplu halde yapılan düğünler, nişanlar, düğün merasimleri, sünnet merasimleri, kına geceleri, taziyelerde maalesef insanlarımız kurallara dikkat etmedikleri için bugün bu sayılarla karşı karşıyayız” dedi.
“DÜNYA GENELİNDE GENÇLER DİKKATSİZ”
Prof. Dr. Tezer, son vakitlerde DSÖ’nün verilerine bakıldığı vakit gençlerde daha çok müspet olayın görüldüğünü hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Dünyada genç küme maalesef dikkat etmiyor. Tüm dünyada toplumsallaşma tekrar başladı. Havuzlar, plajlar, cümbüş yerleri, restoranlar maalesef tıka basa dolu ve kurallara uyulmadığını görüyoruz. Kurallara en sık uymayan maalesef bu yaş kümesi. Kurallara uymadıkları içinde olumlu oluyorlar. Bir kısmı da asemptomatik dediğimiz hiçbir bulgu olmadan hastalığı geçirdiği için etrafına bulaş özelliğini taşıyor. Bulaş özelliğini taşıdığı için bilhassa risk kümesi hala önümüzde. Ülkemizde emsal bir tablo olduğu için 28 vilayette il pandemi heyetleri toplanarak kısmi kısıtlayıcı kararlar alındı. Maske takmayla ilgili, 65 yaşın aşikâr saatlerde çıkmasıyla ilgili, düğünlerle ilgili kararlar alındı. Bütün emel teması azaltmak. Teması azaltmadığınız sürece sayılar yüksek seyrettiği sürece önümüzde sonbahar var ve diğer virüsler ortaya çıkacak. Tahminen olay sayıları karışacak. Tahminen de iki etkenin bir şahısta olması hastalığı daha şiddetli hale getirecek. Risk kümesinin dışındakilerde de ağır seyredecek. Bunun olmaması için yapmamız gereken hijyen kurallarına uymak. Ara, hijyen, maske takma üzere kurallara uymazsak maalesef olaylar artabilir. Diğer tedbirler de gündeme gelebilir.”
“HASTALIĞA TEKRAR YAKALANMA RİSKİNİZ VAR”
Prof. Dr. Tezer, Türkiye’nin her bölgesinde Kovid-19 enfeksiyonunu yaşayan hastaların olduğunu belirterek, kimi bölgelerde olay sayılarının daha düşük, hastanedeki, ağır bakımdaki hastaların daha az olduğunu, Ankara gibi kimi bölgelerde ise sayıların daha fazla olduğunu aktardı. Prof. Dr. Tezer, “Bu yüzden vilayet pandemi şuraları valilerin başkanlığında bir ortaya gelip kendi vilayetleri için kararlar alıyorlar. Lokal karantinalar, maske kullanımı, yaşla ilgili, toplu taşımayla ilgili kararlar alınıyor. Şayet ki sayılar natürel ki artarsa tüm ülkede olay sayıları istemediğimiz seviyelere gelirse daha geniş kapsamlı kısıtlamalar gündeme gelecektir. Hastalığı geçiren bir kişi ‘ben geçirdim’ diye rahat etmeyecek. Antikorları olsa bile etmeyecek, ‘yine geçirebilirim’ üzere davranacak. Zira yapılan çalışmalarda, hastalığı geçirseniz de bazen bağışıklık cevabınız hiç antikor üretemeyebiliyor, bazen de çok düşük seviyede üretebiliyor, o vakit hastalığa tekrardan yakalanma riskiniz oluyor. O yüzden hastalığı geçiren şahıslar maske, hijyen ve toplumsal ara kurallarına uyacaklar. Tekrar hastalığı geçirebilirim kaygısıyla davranacaklar” tabirini kullandı.
“2021’İ KAPSAYACAK BİR SÜREÇTEN BAHSEDİYORUZ”
Prof. Dr. Tezer, koronavirüsle uğraşta 2021’i kapsayacak uzun bir devrin olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Rusya’dan ve Çin’den aşı açıklamaları var. Faz 3’ün başarılı gittiğini ve onay süreçlerinin başladığını bildiren açıklamalar var. Çin, yılda 220 milyon doz aşı üretebileceğini, yıl sonuna kadar da Kovid-19 aşısının hazır olacağını bildiren bir açıklama yaptı. Rusya yakın bir vakitte açıklamalar yaptı. Ancak Rusya’nın aşısının ne güvenliği ile ne de bağışıklık cevabı ile ilgili elimizde hiçbir bilimsel data yok. Fakat Çin’in yapmış olduğu aşının datalarına ulaşabiliyorsunuz ve faz 3 çalışmasını binin üstünde şahısla yapmaya başladığını duyurdu. Ancak aşı çalışmaları devam ediyor, tahminen başarısız olacak, tahminen tesirli olamayacak bunu vakit gösterecek. 2021 yılını kapsayacak bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye’de de toplumun büyük bir çoğunluğunun bağışıklığının olmadığını, büyük kesitinin hala hassas olduğunu biliyoruz, o yüzden herkes kendini müdafaaya devam edecek.”
Ensonhaber
