Çeşitli süreçler uygulanarak, cesetlerin bozulmadan kalmasını sağlayan mumyalama tekniği, birinci olarak M.Ö 15. yüzyılda tespit edilmişti.
Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip tekrar vücutlarına döneceklerine inandıklarından, vücutlarının sağlam kalması maksadıyla mumyalama işine büyük değer verirdi.
Günümüzde mumyalar üzerinde araştırmalarına devam eden bilim insanları, 2 bin yıldan daha eski DNA örneklerini kullanarak Antik Mısırlı üç erkeğin yüzlerini yine canlandırdı.
GEN ÖRNEKLERİ İŞLENDİ
Araştırmacılar, öncelikle 2 bin 23 ila 2 bin 797 yaşlarında olduğu iddia edilen Mısır mumyalarından gelen gen örneklerini işledi.
Sonuçlar, genç erkeklerin nasıl göründüğünü resmetmek için son teknolojinin kullanıldığı Parabon NanoLabs tarafından açıklandı.
Bilim insanları, her numunede gelişmiş biyometrik teknoloji ismi verilen bir metodu kullanarak enzimatik hasar tamiratı yaptı. Böylece parçalanmış DNA örnekleri üzerinde çalışmak mümkün hale geldi.
Bulgulara nazaran mumyalar, Abusir diye bilinen bölgede yaşayan eski bir Nil topluluğundan geliyordu.
Araştırma grubu, 25 yaş civarında hayatını kaybeden bu erkeklerin cetlerinin Mısırlılardan çok çağdaş Akdeniz ve Ortadoğu insanlarıyla daha yakın akraba olduğunu tespit etti.
Çalışmaya liderlik eden ve Parabon’da misyonlu biyoinformatikçi Dr. Janet Cady, “Bu teknoloji sayesinde artık en güçlü örneklerin bile üstesinden gelebiliriz.” dedi.
Ensonhaber
