Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Avrupa Birliği (AB) Dış Alakalar ve Güvenlik Siyaseti Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Kıbrıs konusundaki açıklamasını eleştirdi.
Aksoy, Borrell’in Kıbrıs sorununa ait açıklaması hakkındaki soruya yanıtında, Kıbrıs sıkıntısının taraflarının muhakkak olduğunun, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir tahlilin lakin Ada’nın ortak sahibi iki halkın iradesi temel alındığı takdirde mümkün olacağının altını çizdi.
“ADA’DAKİ GERÇEKLERDEN KOPUK OLDUKLARINI GÖZLER ÖNÜNE SERDİ”
Aksoy, “Kıbrıs Türklerinin varlığını ve haklarını yok saymayı alışkanlık haline getiren AB artık de Kıbrıs Türk halkının tahlil iradesini reddetme cüretini göstermektedir.” sözlerini kullanarak, Borrell’in Kapalı Maraş ve Kıbrıs sorununun tahlili konusunda lisana getirdiği görüşlerin, Birliğin Ada’daki gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu tekrar gözler önüne serdiğini kaydetti.
Kıbrıs Türk halkına hiçbir açıklamasında atıfta bulunmayan, 2004 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tahlil planını reddeden Güney Kıbrıs Rum İdaresi’ni üyelikle ödüllendiren, Kıbrıs Türklerine verdiği kelamların hiçbirisini yerine getirmeyen AB’nin tahlile katkıda bulunmasının beklenemeyeceğini vurgulayan Aksoy, şunları söyledi:
“TÜRKİYE’NİN TAM DAYANAK VERDİĞİ KARAR…”
“Öte yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kapalı Maraş konusunda aldığı ve Türkiye’nin tam dayanak verdiği karar, Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği üzere yeni mağduriyetler yaratılmasına değil, mevcut mağduriyetlerin giderilmesine matuftur.”
Aksoy, BM Güvenlik Kurulu kararlarının mülkiyet haklarının üzerinde olmadığına dikkati çekerek, tıpkı biçimde BM Güvenlik Kurulu kararlarının halkların iradelerinin de üstünde olmadığını kaydetti.
“AB, KIBRIS TÜRK HALKININ VARLIĞINI VE İRADESİNİ DİKKATE ALMALI”
Kıbrıs Türk halkının iradesinin son seçimlerde iki devletli tahlil modelinin müzakere edilmesi tarafında oluştuğuna ve bu iradeye AB dahil herkesin hürmet göstermesi gerektiğine işaret eden Aksoy, Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki bölümlü federal tahlil modelinin 50 yılı aşkın müddettir denendiğini, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını eşit ortak olarak görmemesi, gücü ve refahı paylaşmak istememesi nedeniyle bir sonuç vermediğini belirtti.
Aksoy, “AB, Kıbrıs sıkıntısının tahliline katkıda bulunmak istiyorsa, öncelikle Kıbrıs Türk halkının varlığını ve iradesini dikkate almalı ve 2004 yılında verdiği taahhütleri yerine getirmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Ensonhaber
