Ressam Hüsamettin Koçan’ın ‘Geleneğin Şifreleri-Geleceğin Şifreleri’ isimli fotoğraf standı Zeytinburnu Belediyesi’nin konut sahipliğinde Kazlıçeşme Sanat’ta 22 Mart saat 19.00’da vatandaşların ziyaretine açılacak.
Stanttaki yapıtlara ait basın mensuplarına bilgi veren Hüsamettin Koçan, “Benim bilhassa 90’lı yıllardan beri ilgilendiğim husus toprağın hafızası, geleneğin bugünle, geçmişle ya da gelecekle nasıl kenetlendiği problemidir. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda, doğrusunu isterseniz, bence bütün bunları çok iyi anlayıp ve şifrelemek gerektiğini de bilmek lazım. Temel sorun budur; insanların temel yaşantısı var. Yaşantılar birbirlerine eklenerek bir tarih oluşturuluyor. Bunun içerisinde öyküler var. Biz öyküler üzerinden gidiyoruz ve zannediyoruz ki bizim bildiğimiz öykünün ötesinde kıssa yok. Halbuki bizim bildiğimiz öykülerin üzerinde bir sürü insanlık kıssaları var. Bir sürü tecrübeler, birikimler var. Bunlarla bir gelecek önerisi oluşturabilir miyiz? Asıl problem bu. Şifre de zati o kültürlerin birbirleriyle kurdukları bağdan kaynaklanan bir gizemdir diye düşünüyorum. Yani işte bu yer bir Osmanlı mekanı değil mi? Evet. Ancak çabucak öteki tarafta bir Bizans mozaiği bulunmuş. O da buraya ilişkin bir şeydir. Biz de buraya ilişkin bir şeyiz. Ve ben buraya, Selçuklu, Osmanlı, Şamanizm yapıtlarımla dahil oluyorum” dedi.
“EN BÜYÜK GELENEK ANLATICISI TOPRAKTIR”
Yapıtların kıssasını anlatan Koçan, “Artık içinde bulunduğumuz stant, benim Selçuklu standım. 1995 yılında Selçuklu tersanesinde yaptığım bir stant. O standa ek edilmiş yapıtlar var burada tıpkı vakitte. Orada yararlandığımız hükümetler var. O formdan bir laik motif olarak yararlandım. Onun içerisine öyküler koydum. Deniz koydum, zira denizle tanışıyorlar. Tuğla koydum zira mimaride çok kullanıyorlar. Sonra beyaz koydum zira bunların genetiğinde bir göçerlik var. Onun için bütün bunları yan yana getirerek onları bugüne bağladım. Gelenek tekrar edilen bir şey değildir. Gelenek, bir birikimden gelecek hayallerini üretebilmektir. Böylelikle gelenek dinamik bir şeydir, durağan bir şey değildir. En büyük gelenek anlatıcısı topraktır” diye konuştu.
STANDIN AYRINTILARI
Stant, Koçan’ın 30 yıl boyunca ürettiği yapıtlarından oluşan değerli bir seçkiyi bir ortaya getiriyor. Sanatçı gelenek ve gelecek kavramlarına odaklandığı 90’lı yıllardan bugüne Anadolu topraklarındaki birikimlerin derin manalarla birbirine bağlandığı gerçeğini farklı boyutlarda somutlaştırıyor. Geleneğin günümüzde giderek sıradanlaşan algısını, kalıp ön yargılar ya da tekrarlar biçiminde hayatı yönsüzleştirdiğini tartışmaya açan sanatçı, kültürler ortası bağların birbirini desteklediği ve gelecekçi bir kültürel DNA oluşturduğu doğrultusunda ipuçları sunuyor.
Ensonhaber
