Sanatçı Şükriye Tutkun, 24 TV’de yayınlanan Arafta Sorular programında, Star muharriri Esra Elönü’nün sorularını yanıtladı.
“DEVLETE BENİM NEDEN BABA DEDİĞİMİ YURTTA KALAN GENÇLER ANLAR”
‘Devletimin yanındayım’ paylaşımından sonra şahsına yönelik akınlara da değinen Tutkun, yetimhane günlerini hatırlattı.
Tutkun, o günlere dönerek, “2 yaşımdan 16 yaşıma kadar devletin yurtlarında kaldım. 16 yaşımda yurttan çıktım. O mühlet zarfında da devlete baba dedik. Müdürümüze Müdür Baba diyorduk. Hademe teyzelere de anne diyorduk. Biz bu türlü gördük. Devlete benim neden baba dediğimi yurtta kalan gençler anlar. O kadar hazırlar ki insanları yerin tabanına sokmaya. Hiç sormadılar. Devlete neden baba diyorsun? diye. Bununla ilgili tweet attığım için beni eleştirdiler. Ben yetimhanelerde büyüdüğümü gururla söylüyorum.” dedi.
Açıklamalarına devam eden Şükriye Tutkun, Esra Elönü’nün, “Çok mu berbatlar beşerler?” sorusu üzerine ise şu cevabı verdi:
“NE VAKİT Kİ FAHRETTİN ALTUN BEYEFENDİ SIKINTISI OLDU, HÜCUMA GEÇTİLER”
“Kötü dememek istiyorum fakat makus niyetliler yani. O denli bir tweet atıyorsun altına “Senin baban belirli değil mi? Babana yazık…” Babamı görmemişim ki esasen. Ben arkadaşlarımın babalarına da baba üzere baktım annelerine de anne üzere baktım, hala daha o denli. Arkadaşlarımla görüşmem lakin anneleriyle babalarıyla telefonlaşırım. O kadar sevgisizler ki bunun olabileceğini düşünemiyorlar. Herhalde inadına yazıyorlar diye düşünüyorum. Çok kalbim kırıldı. Orası arena üzere, atıyorlar bizi oraya savaşır üzere. Bizi öldürmeye çalışıyorlar, Twitterdan, Instagramdan. Ben aslında bundan sonra bir şey paylaşmayacağım, zati evvelden de yalnızca hayvanları paylaşıyordum. Ne vakit ki Fahrettin Altun Beyefendi sıkıntısı oldu, saldırma durumuna geçtiler.
Aile olamadım. O kadar çok üzüldüm ki geçmişte hüzünleri geçmişte bıraktım.
Ancak çok üzücü şeyler tekrar yaşadım, ortaokulda kız arkadaşımı yanımda jandarmalar katlettiler. Ondan sonra esasen benim fikrim çok değişti. Kitaplar okumaya başladım, sol kitaplar. O denli başladı benim serüvenim.
“BEBEĞİMİ KAYBETTİKTEN SONRA SİYASET BENİM İÇİN BİTTİ”
Her şeyi bıraktık solculuk ismine devrimcilik ismine kelle koltukta uğraş ettik fakat ne oldu 8 aylık hamileydim mesela eşimi yurtdışına yolladılar benim meskenimi hiç kimse bilmiyordu ne onun ailesi biliyordu ne benim ailem biliyordu sonuçta ne oldu biz devleti ülkeyi kurtaracağız evvel bir beni kurtarsaydınız. Ben 5 gün karnımdaki bebeğimle komada kaldım. Bebeğimi kaybettim. Ondan sonra da aslında siyaset olayı benim için bitti. Dünyayı kurtaracağımı sanıyordum. Lakin bebeğimi kurtarabilseydim keşke. Yaşasaydı 36 yaşında olacaktı.”
Haksız tenkitlere karşı olduğunu lisana getiren Tutkun, kelamlarına şöyle devam etti:
“ESKİŞEHİR’DE CHP’Lİ BAYANLARA KONSER VERDİM, SAĞ TARAFTAN TEK BİR TENKİT GELMEDİ”
“Ben hiç bir partili değilim. Ben artık bıktım. Beni oraya sokuyorlar, buraya sokuyorlar. Ben siyaset yapmak istemiyorum. Ben türkülerimi söylemek istiyorum. Biz sol kökenliyiz. İsteyen istediğini söyleyebilir. Pandemiden evvel Eskişehir’de Chp’li bayanlara konser verdim. ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa Kanun’ dedik daima bir arada. Instagram’da paylaştım. Sağ taraftan tek bir tenkit gelmedi. Aile Bakanı Kuzguncuk’a gelmişti. Hasan Kaçan’ı ziyarete gittiğimde bir fotoğraf çektirdik. Instagram’da paylaştım. Bir daha seni dinlemeceğiz yazanlar çıktı. Ne yaptım ben yani. Bakan benim 14 yıl yurtlarında yetiştiği bakanlığın Bakanı. Benim hürmetim sonsuz. Partisi beni ilgilendirmez. Bundan evvelki bakanlarla da görüştüm. Şayet katkım olacaksa seve seve hizmet edebileceğimi hepsine de söyledim.”
“BENİM KOMŞULARIM AİLEM ÜZEREDİR, HERKES BUNU BİLİR”
Esra Elönü’nün Bağlantı Lideri Fahrettin Altun’la ilgili, “Sayın İrtibat Liderimiz Fahrettin Altun’un uğradığı iftiralar. Siz de hakikatın tarafında olarak o denli olmadığını söylediniz. Ve linç yediniz. Anlatmak ister misin?” sorusu üzerine Şükriye Tutkun şu sözleri kullandı:
“Oturduğum yer belirli. Bizim oturduğumuz semtin özelliği zati komşu ilgileridir. Komşularımıza çok iyiyizdir. Ben 20 yıldır oturuyorum orada aslında. Röportajlarımı dahi komşularımın konutlarında yapardım. Ben tek başıma yaşıyorum. Hem annem hem de babam öldü. Akrabalarımı zati hiç yok. Ben yalnız yaşayan bir beşerim yıllardır. Benim komşularım ailem ve bunu herkes bilir. Komşularımın çocukları 2001’de taşındığımdan beri bana Şükriye anne diyorlar. 20 yaşındalar artık.
“HAYVANSEVERLİKLERİ VE MÜTEVAZİ HAYATLARI GÜZELİMİZE GİDİYOR”
Fahrettin Beyefendi bizim mahalleye taşındı. O kadar da yakınız ki yer olarak. Komşum olduğunu biliyorlar. Güzel geldiniz dedim. Artvin’li Hemşehrim tıpkı vakitte Fahrettin Beyefendi. Hayvansever olmaları ilgilimi çekmişti. Kedilerinin gözü hastaymış. İlaç sürmeye gittim. O denli tanıştık. Cumhuriyet Gazetesi’nde haber çıkmış. Fahrettin Altun’un deniz kenarında yalı fotoğrafı çekmişler. Biz de burada oturuyoruz. O denli bir şey yok. Komşulardan aksi imza topluyorlar. Çardak yapılıyor diye. Ben de eniştemden rica ettim. Bir görüntü çekip bu insanlara takviye olmak dedim. Fahrettin Bey’in de Fatmanur Hanım’ın da haberi yok. Bu kadar ses getireceğini de düşünmedim. Yalnızca ben konuşmayayım diye karşı komşum, Sanat Direktörü Yudum Hanım’dan da rica ettim. Yudum da Fahrettin Bey’leri çok seviyor. Hayvanseverlikleri ve mütevazi hayatları güzelimize gidiyor. Biz orada gerçekleri söyledik.
“KILIÇDAROĞLU VE KAFTANCIOĞLU ORADA OTURSA DA BİREBİR ŞEYİ YAPARDIM”
Fahrettin Beyefendi yalıda oturmuyor. Şurada oturuyor. Mahremleri olduğu için meskenini de çekmedik. Kılıçdaroğlu yahut Kaftancıoğlu orada otursa da tıpkı şeyi yapardım. Bunun siyasetle alakası yok. Beni arayıp eleştiriyor. Ben komşuma atılan iftiraya karşı savundum. Gereksiz yere saldırıyorlar. Fahrettin Beyefendi ile ilgili bir şey yazmaya çekiniyorum. Cumhurbaşkanlığı Konserleri’ne katılmamla ilgili de konuşuyorlar. 60 sanatçı var orada. 25 yıldır türkü söylüyorum. 60 sanatkarın içerisine giremeyecek biri değilim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile torununun fotoğrafını paylaşımının akabinde akınların amacı haline geldiğini söyleyen Şükriye Tutkun, Esra Elönü’nün “Cumhurbaşkanımızın bir fotoğrafını paylaştın. Tahminen de o geçmişte yaşadıkların, yetiştirme yurdunda kalışın baba deme hasreti ile bütünleştirdin. Çok samimi, nitekim içinden gelerek bir tweet attın ve çok fazla üzüldüm, linç edildin. Bunu ne hissederek söyledin, pişman oldun mu?” sorusunu da cevapsız bırakmadı.
“BİRÇOK İNSANIN AİLESİNE ÖZENDİM, BİZ GÖRMEDİK BUNLARI”
Tutkun, paylaşımını siyasi bir niyetle yapmadığını belirterek kelamlarını şöyle noktaladı:
“Hayır pişman olmadım, esasen orada da dedim linç edileceğimi bilerek paylaşıyorum. Babam 29 Aralıkta ölmüş. Ben babamı birinci sefer 18 yaşımda iki kez gördüm ikisinde de hastanede gördüm. Zira hastaydı. Bir sefer de baba diyemeden öldü. Hiç kimseye ben baba demedim, müdürlerimizden öbür. O fotoğrafta çok hoş bir fotoğraf. Orda Kur’an – I Kerim öğretiyormuş ben hiç onun bile farkında değilim. Neler neler söylendi. Ben ne düşünerek yazdım onlar neler söylendi. Sen bana niçin saldırıyorsun kardeşim. Ben orda baba üzere görmüşüm özenmişim ortalarındaki ilgiye… Maşallah demekte lazım tabi. Ben bir çok insanın babasına, annesine özendim. Ailesine özendim. Biz görmedik ki bunları.
Bunu lakin bizim üzere yatılı okulda kalmış bireyler anlar.
Ben bir siyasetçi olduğunu düşünmeden söyledim bunu. Bu kadar mı duyarsız, duygusuzsunuz. Bu benim özlediğim, görmediğim, hiç yaşamadığım bir durum, fotoğraf.
“BENİM YANIMDA HİÇ KİMSE YOKKEN DEVLET VARDI”
Devletimin yanındayım diye de oldu bunlar. Devletimin yanında olacağım tabi kimin yanında olacağım. Hükümetle devleti karıştırıyorsun diyorlar. Devletimin yanındayımı da gidip “Şükriye Tutkun Boğaziçi hareketleri için şunu söyledi” dediler. Ben o denli bir ley demedim ki. Fikrim varsa kendime. Ben hiç bir vakit milleti birbirine düşürmek için, solu sağı birbirine kışkırtmak için bu türlü bir şey yapmam. Tabi ki devletimin yanında olacağım. Benim yanımda hiç kimse yokken devlet vardı.
“DEVLETİN ASKERİYİM”
Ne dayım vardı ki dayımın oğlu da Boğazi’çinde okuyordu, hepsi kelli felli paralı pullu adamlardı. Lakin beni yetimhaneye attılar yani, kim vardı yanımda devlet vardı. Oya Anne vardı benim yanımda, Müdür Baba vardı. Artık devletimin yanındayım diyeceğim tabi, tekrar de diyorum. Devletin askeriyim.”
Ensonhaber
