MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, yeni yıl hasebiyle bir bildiri yayınladı.
Twitter hesabından yayınlanan bildiride iyi dileklerde bulunan Bahçeli, gündemdeki birtakım mevzulara da değindi.
Türkiye’ye getirilen koronavirüs aşılarının güvenilirliği üzerinden devam eden tartışmalara işaret eden Bahçeli, güvensizlik körüklemek isteyenlere reaksiyon gösterdi.
“MUTASYONA UĞRAMIŞ TÜREVLERİ”
Bahçeli, “Aşı konusundan tartışmaları kamçılayıp güvensizliği körüklemek isteyenler KOVİD-19’un mutasyona uğramış siyasi türevleridir. Bunlar acınacak haldedir. Milletimizde kuşku ve tereddüt uyandırmak, palavrası ve yozlaşmayı servis etmek ahlak ve vicdan krizidir.” sözlerini kullandı.
Bahçeli’nin bildirisinden satırbaşları;
“Pek çok badirenin yaşandığı, yeniden birçok sarsıcı ve problemli olayın vasat bulduğu, tıpkı formda her insanımızın şikâyet ve sitemine sahne olan 2020 yılı bugün itibariyle son buluyor. Takvim yapraklarından kopan yıllara (hafızalardan çıkmayacak) bir yenisi daha ekleniyor.
2020 yılının muhasebesi elbette kapsamlı yapılacaktır. Bugünün tarihi yazıldığında 2020’nin tartısı, acılığı ve insanlık mizanına yaptığı aksi baskısı tüm çarpıcılığıyla gözler önüne serilecektir. Geride kalan 365 günlük müddette neredeyse yaşanmadık bir şey de kalmamıştır.
Kıtaları saran, coğrafyaları kuşatan, ülkeleri çembere alan, insan ve toplum sıhhatini üst seviyede tehdit eden bir virüs 2020’ye damga vurmuştur. İnsanlık büyük bir salgınla savaşa tutuşmuştur. Vuhan’da ortaya çıkan KOVİD-19, kademe kademe dünya geneline yayılmıştır.
2020 yılında insanlık vahim bir hastalığa yakalanmış, doğal afetler, terör hücumları, ekonomik yıkımlar, toplumsal huzursuzluklar, asimetrik gayretler, ticaret uyuşmazlıkları, bölgesel çatışmalar, global siyasi cepheleşmeler neredeyse yılın tamamına hâkimiyet kurmuştur.
Bu yıl içinde huzur, refah ve istikrar mumla aranmıştır. Bütün aksiliklere karşın 2020’de Türkiye istikrarla temellendirdiği diriliş ve yükseliş ruhunu koruma etmiş, mesela KOVİD-19 hastalığına karşı hayranlık uyandıran bir gayretle direniş göstermiştir.
İnsanı merkezine alan medeniyet ölçülerimiz toplumsal devlet anlayışının prensipleriyle yekvücut olurken, devlet-millet dayanışması tepe seviyede tecelli etmiş, salgının toplumsal ve ekonomik tahribatları en aza çekilmiştir. Dürüst beşerler bu gerçeği teyit ve itiraf edecektir.
Bir teröristin tutuklu bulunduğu cezaevinden tıpış tıpış çıkarılacağını söyleyen kimliksiz garabetler, 2020’de provokasyonlarına sürat verseler de ulusal gönüllerde kaybetmişler, ulusal gelecekte tesirsiz bir gölgeden farksız olacaklarını şimdiden belgeleyip belirli etmişlerdir.
Patır patır cinayet işleyen katilleri azmettiren, bunlara yardım ve yataklık yapan canilerin tıpış tıpış özgür kalacağı bir dünya, bir Türkiye yoktur. 2020’nin karanlığında sonuç alamayanların, 2021’in umut ve huzur ikliminde başlarını kaldırmaları ham bir hayaldir.
Tahammülsüz, saygısız ve despot bir siyaset kulvarından sivrilip ön plana çıkanların ulusal ve manevi değerlerimizle arbedeye tutuşmaları ülkemize çok şey kaybettirmiştir. Gerçekten başörtüsü yahut türban üzerinden yeni bir kutuplaşma sayfası açmayı planlayanlar yine sahnededir.
Türbanı irticai faaliyetlerin üniforması gören, türbanlı bir hakimin adaletinden kuşku duyan zatın ve onun üzere düşünen zevatın ne demokrasiyle, ne inançlara hürmetle, ne de insanlık onuruna bağlılıkla ilgileri vardır. Bu lisan ayıplı ve sakıncalı bir lisandır.
Millete karşın siyaset yapmayı gaye görenler, ulusal ve manevi emanetlerle kıyasıya hesaplaşmayı hedefleyenler Türkiye’nin sırtındaki habis kamburdur. Hala başörtüsüne hasımlık duyanların insan ve inanç haklarına faşizmin ve totalitarizmin prizmasından baktıkları çok açıktır.
Ayrıyeten PKK ağzıyla konuşup siyasete kayyum atanmasını eleştiren zavallıların bildiri verdikleri merkezler, kontrolüne girdikleri melanet çevreler terörizmin ve Türk düşmanlığının ana kaynağıdır. Bölücü terör örgütünün amigoluğuna heveslenenlerin deva argümanı boşuna bir emektir.
Kayyum ülkesi olmaktan şikayet etmek, şehitlerimize, milletimize, güvenlik ve beka haysiyetimize düpedüz hakarettir. Bu hakaret işbirlikçi sahiplerine motamot dönmüş, milletimiz sinsi siyaset faillerini isabetle tespit etmiştir. Devayım diyenler, yalnızca cefadır, sefalettir.
Bu yılın son günlerinde İstanbul Maltepe’de hunhar bir formda katledilen ve rahmetle andığımız Aylin Sözer kardeşimiz milletimizde büyük bir ıstıraba neden olmuştur. Artık bayanlarımız ölmesin, temizlere kıyılmasın, çocuklar ağlamasın, geleceğimiz kararmasın.
2021 yılını umutla karşılıyoruz. Heyecanla kucaklıyoruz. Tıpkı Karabağ zaferi üzere, yeni yılın birçok hoşluklarla, kaç başarılarla, kaç ıslahatlarla, huzur, sıhhat, iyilik ve selamet içinde geçmesini niyaz ediyorum.
Aziz vatandaşlarımın, büyük Türk milletinin, Türk-İslam aleminin yeni yılını hürmet ve muhabbetle kutluyor, Rabbim’den güzel bir seneyi nasip etmesini diliyorum.”
Ensonhaber
